7 Şubat 2011 Pazartesi

Ev gibisi yok

Tüm anneler bilir ki bir bebeğe düzen oturtmak çok zordur. Eğer o düzen oturduysa da en ufak bir açıkta bozulmaya müsaittir. Bu ara üst üste akşamları dost-akrabaya misafirliğe gittik. Bebeğimle bugüne kadar gittiğim misafirlik bir elin parmaklarını geçmez.
Kızım evine ve yatağına alışkın bebeklerden. Saati gelse bile mümkün değil uyumuyor dışarıda. Sadece hareket halinde arabada uyuyor ama diğer türlü imkansız. Hep yatağına koyup uyuttuğum için özel bir yöntemimde yok sallama vs. gibi. Bir yere gittiysek ve uyku saati gelip geçmeye başladıysa onun huysuzluğu ve bizim işkencemiz başlıyor. Kayınvalideme sık sık gitmeme rağmen orada bile çok zor uyuyor saati gelince. Sonuç olarak, kızımın düzenini korumak istiyorsam onun uyku saatinde evde olmaktan başka bir şansım yok benim. Aslında böyle alışmış olması kötü ve bu durum düzelir mi hiç bilmiyorum.
Akşam bir yere giderken mutlaka onun saatlerine göre hareket ediyorum.  Uyku saatini çok geçmeden kalkacak şekilde ayarlıyorum her şeyi. Başka türlüsü önce kızıma sonra bana eziyet oluyor. Zaten uzun zamandır gitmediğim bir yerde de sohbet derinleştikçe derinleşiyor ve ne karşı taraf ne de ben bu en tatlı noktada bırakmak istemiyoruz. İşte tam da bu noktada ah eski günler ah diyorum. Dostlarla gece yarılarına kadar oturmalar hayal oldu. Daha doğrusu bizim evde değil ama dışarıda. Zaten yakın çevrem artık bu durumun farkında ve genelde onlar bana geliyorlar.
Aslında hayatını bebeğe adapte edenler ve bebeği hayatına adapte edenler olarak iki grup var. Ben ilk gruptayım çünkü bebeğimin benim ondan önceki hayatıma adaptasyonu imkansız, onun evimizde çok güzel oturmuş bir düzeni var şuan. Bu bir ömür böyle gitmeyecek ya sonuçta, birkaç yıl bu durumu idare edebilirim. Diğer türlü zaten bebeğin huzursuzluğuyla tam bir işkenceye dönen ve yoğun stres altında sosyal hayat daha bir çekilmez oluyor. Ev kuşu olalım ama kızımız huzurlu, biz de huzurlu olalım. İlla ki yapmam gereken bir şey varsa kızımı babaannesine bırakıp işimi halletmek daha mantıklı. Çünkü eşim her defasında  “Annemi çağırıp Nurefşan’ı bırakalım” dediğinde  “Hayır ben bebeğimi bırakmam, ben nereye o oraya” tepkisiyle ufacık bir alışverişe bile çıksam olay dakikalar geçtikçe vahimleşiyor. İkinci gruba da imreniyorum ama... çok görüyorum etrafımda bebeği pustte giyim alışverişi bile yapanları. O bebekler o pusetlerde mutlu mesut duruyor anlaşılan ama yok yani bizimki durmaz, sıkılır, anne ister, kucak ister, etrafta dikkatini çeken şeylere dokunmak ister, hele ki birileri eğilip pusete baksa ağlamak ister, ister de ister...
Bebeğimle gezerim, hava alırım, parka giderim, sahilde yürürüm ama markete gitmem, alışverişe gitmem, akşam misafirliğine gitmem, restorana gitmem. Gitmem yerine gidemem de diyebilirim. Şimdilik bu böyle ve ne kadar sürer bilmiyorum ama son 1 haftadır yaşadığım deneyimlerden sonra ikimiz içinde en iyisinin bu olduğuna kesinlikle eminim.

1 yorum:

Eymen'im dedi ki...

Merhaba. Ben galiba 2. gruptayım. Eymen 1 yaşına kadar çok uyuduğundan rahatça gezdik. Dışarıda her koşulda uyurdu. 1 yaşından sonra da yine uyku saatlerini gezme durumuna göre ayarladım ben. Hiçbir zaman kendimi ve oğlumu zorlamadım. Elbetteki uykuya ve düzene ihtiyacı var ancak sosyalleşmeye ve hayatı tanımaya da ihtiyaçları var çocuklarımızın. Sadece ev içinde ya da belirli insanlarla görüşen çocuklarda özellikle okul dönemlerinde çok sorunla karşılaşıyoruz. 7 çok geç unutmayalım bunu. O yüzden ne kadar erken tanışırlarsa, o kadar erken öğrenirler. ( Senin kuzucuk biraz daha küçük tabi. O nedenle endişelerinde haklısın. Ama zaman çabuk geçiyor. )Biraz fedakarlık gerekli elbet. Ama hep anne yapmamalı diye düşünüyorum. Her ortamı çocuğumuza göre hazırlarsak , başka bir yerde ve sonraki dönemlerde aynı düzeni bulamadıklarında sıkıntı çekebilirler. Bunlar benim naçizane görüşlerim elbet. Ve Eymenimle yaşadıklarım. Ama Biz böyle mutluyuz. Umarım siz de mutlu olduğunuz şekilde düzeninizi ayarlayabilirsiniz Nurefşan'la. Sevgiler...