29 Temmuz 2011 Cuma

Ortaya karışık

Bu postun başı başka bir alem sonu başka bir alem olabilir ama önemli olan içimden geldiği gibi olmasıdır bence. Bugüne kadar yazdığım en karışık post olduğuysa tek gerçektir.
Kızıma 15 gün geç olsa da bir doğum günü kutlaması yaptım. Aile arasında küçük bir şeydi ama anlamı çok büyüktü. Küçük bir şeyi pek bir abartışım babamın dikkatinden kaçmasa da çok eğlendim ve çok duygulandım. Fotoğraf dünya güzelimin doğum günü pastası ve ben tekrar anladım ki, anı fotoğraflayıp her bakışta sanki o andaymış gibi yaşamak duygusu bambaşka bir şey.

20 Temmuz 2011 Çarşamba

İyi ki Doğdum.. Gördün Mü Bak 25 Oldum

Kendimi çok seviyorum bir kere, fikirlerime bayılıyorum. Överim de kendimi, sonuçta beni bana en iyi ben anlatabilirim. İyiyim ben, iyiler sınıfına dahilim. Hakkımda kötü diyen biri çıkar mı, çıkmayacağına kesinlikle eminim.
Giyimime kuşamıma bayılıyorum. Tam benlik giyiniyorum ama zevkli tercihlerim var. Ne zevkli olduğumu en çok ben bilir herhalde, sonuçta zevk benim.
Her şeyim bir başka benim. Dünlerim, bugünlerim, yarınlarım bir başka. Hayallerim bir başka. Benim bir benzerimin daha olması imkansız tüm özelliklerimle, tıpkı herkesin beni gibi.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Ben Böyle Değildim

Son zamanlarda bende bir unutkanlık baş göstermeye başladı ama ne unutkanlık. Ben hiç böyle biri değildim oysa, küçüklüğümden beri bir yere gidince annemle babama bile şunu aldınız mı diye hatırlatırdım her şeyi, bu kız hiçbir şeyi unutturmaz derlerdi bana. Hele ki kendime ait bir şeyi unutmam mümkün değildi, başıma pek gelmemiştir böyle olaylar.
Geçenlerde bir alışveriş merkezinde dolaşıp, sonra da restoran’a oturup bir şeyler yedik eşim ve kızımla. Kızımın suluğu vardı yanımızda. Otoparka inince bir baktım suluk yok ve işin kötü tarafı nerde unutmuş olabileceğim hakkında en ufak bir fikrim de yok.

14 Temmuz 2011 Perşembe

Derdini Kıskanıyorum

Herkesin vardır bir derdi, kimi çok büyüktür kimi çok küçük. Hatta bazı dertler dert bile değildir, anlamsızdır. Böyle durumlarda amacın kendine illa ki bir dert edinme isteği olduğu ya da gerçekten dertsizlikten derdin ne olduğunun pek de bilinmediği gelir aklıma.
Bazen dinledikçe sinir olduklarım olur. Bazen de ne şükürsüzsün be insan diye içten içe söylendiğim de. Haksızlık etmek istemem elbette dert derttir kimi az kimi çok ama elindekinin kıymetini bilmeyip bir basamak daha yukarıda olmadığı için dertlenenleri, alamadıklarına veremediklerine ağlayanları ve hep yarınki mutluluğuna odaklanıp planlarıyla bugününe gölge düşürenleri anlayamıyorum.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

İlk Doğum Günü'nde Sınandım

Karadeniz sahil kesiminde bol bol gezerek, denizin, güneşin ve doğanın keyfini sürerek tadı damağımızda kalan mükemmel bir tatilin ardından kızımın doğum gününde çıktık dönüş yoluna. Doğum gününü 1 hafta sonra kutlamaya karar vermiştik çoktan ama o gün bizim için elbette çok özeldi.
Akşamüzeri eve geldik ve ben seninle hayata yeniden doğdum kızım diyerek bir yazı yazmanın planlarını kuruyordum. Yoldan geldiğimiz için önce kızımı banyo yaptırmak istedim ve ne olduysa o zaman oldu. Banyo sonrası eşimin beni panik yapmadan yanımıza gel diye çağırışıyla kalbimin hızla atışı ve benim çoktan panik yapışım aynı ana denk geldi. Kızımın kulağına yakın bir yere kene yapışmıştı ve eşim tam emin olamadığı için bir de bana gösteriyordu.

1 Temmuz 2011 Cuma

Bu Bavulun Daha Büyüğü Yok Mu?

Hepi topu 1 haftalık tatil için hazırladığım bavula bakıyorum ve inanamıyorum. 1 haftada insan ne kadar kıyafet giyebilir ki. Şunu alayım, bu da bulunsun, şu benim olmazsa olmazım, bunu da alayım ya lazım olursa, bunu da nadiren giyerim ama olur ya giyme isteği duyarsam eksikliğini hissetmeyeyim…
İşte bu cümlelerle katlaya katlaya bir de baktım en az 15 günlük kıyafeti sığdırmışım bavula. Valiz olamaz zaten bilinen en büyük boy bavullardan bizimki. Ben ve eşim eşyalarımızı zor sığdırıyorduk önceden, şimdi bir de Nurefşan var ortak olarak.