30 Temmuz 2012 Pazartesi

Annelik Girdabı

Üzerimde bir atalet var atamadım bir türlü. Tabi atalet deyince yatış yapıyormuşum gibi anlaşılmasın aksine bol bol aktivite içinde atıl kalıyorum. Artık çoluk çocuk şöyle, iki çocuklu hayat böyle, oğlum uyumaz, kızım vah kızım vs. gibilerinden dert yanmaktan da sıkıldım. Kendimden de sıkıldım yani hep aynı şeyleri tekrar ediyorum. Evet bu sıra her gün aynı filmi çeviriyorum ama kendimle beraber çevreyi de sıkmasam iyi olur.

Sahi nerede kalmıştım. Ahhh bir türlü veremediğim tezim. Oğlumun erken doğması sebebiyle bitiremediğim master hayatım. Daha kızıma hamileyken başladığım yılan hikayesine dönen eğitim aşkım. Özledim hem de öyle böyle değil.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Bir Mücadeledir O; "Sadece Anne Sütü"

Bu dünyada bazı şeyler vardır ve başa gelmeden bilinmez ya hani. Bilinse de yaşamadan anlaşılmaz, içine girmemiş birinin uzaktan söyledikleri kuru bir teselli kalır ya hani. İşte annelik de tam olarak bu gruba dahil kanımca. Az da olsa çevresinde görüp bilenler ve yeni bir annenin yaşadıklarına şahit olanlar bile ucundan kıyısından anlar yaşananları.

Kızımı o sırada bulunduğum zaman ve mekan koşullarının ruh halimin normal kalabilmesine uygun olmaması sebebiyle 1 aya yakın emzirebilmiş ve 1,5 ay anne sütünü takviyelerle verebilmiş bir anneyim ben. Dolayısıyla öyle çok da bir emzirme tecrübem olduğu söylenemez.
Emzirmenin cidden bir sabır işi olduğunu, bir fedakarlık olduğunu ve gerçek bir mücadele olduğunu ikinci çocuğumda anladım. Bahsettiğim salt emzirmek yani öyle arada bir iki şişe mama takviyesi yapıp nefes alma rahatlığına erişmemek. Eminim bu işi çok kolay kotaranlar, hatta abarttın sende altı üstü emzirmek diyenler de vardır ama aynen tarif ettiğim gibi yani aynen benim gibi bu işi bir mücadele gibi büyük bir emekle sürdürenlerin de sayısı çok fazla biliyorum.

10 Temmuz 2012 Salı

Büyüdün Kızım Sen

Büyüdün evet ve hatta daha küçücük bir bebekken, ellerin avuc içimde kaybolurken hala abla oldun. Hızına yetişemediğimiz nankör zaman o minicik yeni doğmuş pamuk halini benden hızla çalıp götürdü. Öyle ki ben o unuttugum süt kokunu kardeşin doğunca yeniden hatırladım. Kardeşini koklarken de seni kokladım yeniden ve bu koku hiç mi değişmez diye iç geçirerek sızlandım.

O mis kokunuz var ya o kokunuz... İşte o kokuya bir değil bin kez anne olur insan. Sadece o kokuya olan hasretinden defalarca anne olmayı diler. Tum zorluklar o süt kokusunu her koklayışta unutulur gider. Bugünlerde seni kardeşinin süt kokusunda yeniden anarken, bazen bunalan ve değişen ruh halimin hızla düzelişi bundandır.

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Öyle Değil Böyle, Yok Öyle


“Çok sayıda çocuk sahibi olup durumu başarıyla kotaran insanlar biliyorum. Peki ben niye sadece iki çocukla perişan bir hale geldim? Abartmıyorum çünkü çok acıklı durumdayım. Beynim, duygularım, her seyim allak bullak ve etrafımı da allak bullak hale getirecek kadar vahim durumdayım.

Düşe kalka yürümek gibi bir şey bu, tam hadi kalktım şimdi hatta sağlam basıyorum bak derken yeniden tökezliyorum. Yok yok ben bu iki çocuklu hayatımdaki beni aslında hiç toparlayamımışım. Sadece bir an kalkıp yürüyünce toparladım sanmışım.