3 Ocak 2012 Salı

Benzesek de Aynı Olmayalım

Hep duymak istediklerinin söylenmesini bekleyen, farklı seslere tahammülü olmayan, çatlak seslerden rahatsız olan ve sürekli onay görüp destek isteyen insan grubunu anlayamıyorum. Öyle ki, bunların tam tersi olduğunda, içten içe geçirdiği tahammülsüzlük krizi dışına da yansıyan, çok bağırmayı doğru söylemek zannettiği için maharet sanan ve oysa ki bir fikrin kendisine destek bulması için yüksek sesle söylenmesi gibi bir zorunluluk olmadığını algılayamayan kişiler tanıdım.


İnsan nedir? Düşünen ve fikir üreten varlık. Bizi insan yapan en önemli değer budur biliriz. Elbette henüz düşünme işinden bile yoksun, insan olmanın değerini algılayamamış ve paha biçilemez aklını kullanamayanlar da var. Benim söyleyeceklerimse, düşünmeyi başarmışlar üzerine.

Fikirlerimi söylemekten çekinmeyecek kadar yürekli olmuşumdur her zaman ve bunu yaparken de kendime bir destek bulma arayışında olmamışımdır. Aksine karşıt fikirleri duymak, tersini söyleyenlerin varlığı bana hep yanımda duranlardan daha faydalı olmuştur ve gelişimime hep onlar katkı sağlamıştır. Kim söylediği bir şeyde, savunduğu bir fikirde %100 haklı olduğunu iddia edebilir ki? Her düşüncenin, kendi içinde hataları, yanılsamaları vardır hele ki bunu üreten insansa. Bizler mükemmel yaratılmış ama mükemmel olmayan varlıklarız.

Bu sebepten, benimle aynı fikre sahip olmayan, aynı düşünceyi desteklemeyen ve hatta aynı yöne bakmadığım insanlarla da çok güzel anlaşırım. Onlar beni gerçekten geliştiren, yanlışımı bulmamı sağlayan ya da doğruya daha çok odaklanmama vesile olan gerçek dostlardır benim için. Hep desteklenip; “harikasın, mükemmelsin, ne doğru bir söz bu” cümlelerine maruz kalacak olsam mutlu hissetmem ben kendimi.

Geçenlerde bir araştırma yaparken, internette şöyle bir bilgiye denk geldim. Bazı insanlar, fikirlerim değişir düşüncesiyle kesinlikle kitap okumuyorlarmış. Önce buna inanamadım ama birkaç yerde denk gelince inanmak durumunda kaldım. Böyle bir insanın sağlam bir duruşu olduğunu ya da fikirlerinden gerçekten emin olduğunu söyleyebilmek mümkün olabilir mi? Eğer benim fikirlerim net değilse, oturtamadıysam bir şeyleri değişime müsaittir ve değişsin de zaten. En azından öyle ya da böyle okuyarak akıl süzgecimden geçirdiğim bilgilerden en yatkın olduğuma yönelirim. Sanırım, böyle düşünenlerin akıl süzgeciyle ilgili de bir problemleri var. Doğrusu şimdi ne söylesem, onları anlayamadığım ve anlama ihtimalim de olmadığı için benim ki ihtimallere dayalı düşünceler olacak.

Aynı rengi sevebildiğim, aynı yemeği yerken aynı lezzeti alabildiğim, bir manzarayı temaşa ederken aynı zevki duyabildiğim olabiliyorsa bir insan, benimle aynı şeyi aynı şekilde düşünüp düşünmemesinin hiçbir önemi yoktur. Zaten ben aynılığı sevenlerden değilim, benzesek de aynı olmayalım ve bizi ayıran bir fark hep olsun.



6 yorum:

julyasia dedi ki...

Bu yazıyı niye yazdığını çok iyi anladım :)Bence haklısın da. Çok sesli olmak her zaman güzeldir. Güzel olmayan kendi fikrinden olmayanı hakir görmek, yargılamaktır.Keşke herkes farklı düşüncelere saygılı olabilse.

Nil dedi ki...

fikirleri değişir diye kitap okumamak... iyi ama sahip olduğu fikirlere nerden ulaşmışlar? bilakis hadi diyelim ki değişmesin diye okumuyorsun, bari kendini doğrulamak için oku.
son cümlene kesinlikle katılıyorum. ama kimileri de sırf muhalefet olmak adına ak olduğunu bile bile tükürdüğünü yalayıp ak demez.

Unknown dedi ki...

kitap okumamaları çok enteresan.Biz toplum olarak da çok okuyan değiliz.Belki ön yargılarımız ondan.Çok kutupçuyuz , anlamaya çalışmak aslında ne güzel olurdu..

Kalemsiz dedi ki...

Fikrim değişecek diye kitap okumamak mı? var mıymış böyleleri gerçekten? Belki iyi yönde değişecek. Bilmediği birşeyi o kitap sayesinde öğrenecek belki...

hayatreceli dedi ki...

kitap okumamak olayı tamamen kendince sabir fikirli insanlar için gerekli. Değişmekten korkan bunu hata sayan insanlar için ama çok yazık böyle insanlar oldukça toplum ilerleyemez...farklılığa gelince evet farklı renklerin insanlarıyız önemliolan o renkleri birleştirip ahengi yakalabilmek onu yapabilirsek işte ozaman olduk demektir...:)

sevgiler...

Esra Atesakin dedi ki...

blogunuzdan çok etkilendim, anneliği oldukça etkileyici bir o kadar da içten anlatmışsınız. Buyrun, bana da beklerim:)))
esradandunyaya.blogspot.com