13 Aralık 2011 Salı

Yaşa Değil Başa

Üniversitenin, muhteşem deniz manzaralı bir Kafe’si var. Hele bir sıcak çikolatası var ki harika. Üniversiteye her gelişimde, mutlaka oraya oturur ya kahvaltı ederken, ya da sıcak çikolatamı yudumlarken bir yandan da o an ilham geldiyse bilgisayarımı açıp bir şeyler yazarım. Sanırım yüksek lisans bittiğinde, ben en çok orada geçirdiğim vakitleri özleyeceğim.
Ortam tamamen öğrenci ortamı ve çoğunluk üniversitenin lisans öğrencilerinden oluşuyor. Daha birkaç yıl önce bende onların arasında olmama rağmen bana o kadar uzak geliyorlar ki. Bazen muhabbetlerine kulak misafiri olup gülümsüyorum, bazen duyduklarıma üzülüyorum vs. Sanki ben onlardan çok yaşlıymışım gibi hepsini küçük kardeşim ve hatta yeri geliyor çocuğum yerine koyan bir duygu geliştiriyorum.
Bu duyguya neden kapılıyorum, evlenip anne olduktan sonra geçiş yaptığım boyuttan mı kaynaklanıyor emin olamıyorum.
Mesela, geçenlerde yanıma oturan iki kız arkadaştan biri diğerine, “Babamla dün gece çok kötü kavga ettik, anneme söyleyeceğim babamın bir daha odama girmesini istemiyorum.” dedi. Bu cümleyi duyan ben, sanki kız benim kızımmış gibi bir iç geçirdim ki anlatamam. Hemen kızım geldi aklıma, babasıyla böyle bir şey yaşadığını ve onu odasını almak istemediğini düşündüm ve hatta arkadaşına da böyle kızgınlıkla anlattığını…
Zamanın su gibi aktığını ve kızımın bir gün büyüyeceğini çok iyi biliyorum. Hatta onun nasıl bu kadar çabuk büyüdüğüne inanamayacağım kadar hızlı akacak zaman. İşte ben bugün kulak misafiri olduğum tüm gençlerde kendi çocuklarımı hayal ediyorum, üstelik sadece 25 yaşındayım.
Birkaç yıl önce bende onların arasındaydım, yeri gelip anne-babamla çatışmalar da yaşadım, bunalımlar da, havailikler de… Hatta saçma sapan şeyler de yaptım ama o zamanlar tüm yaptıklarım çok mantıklıydı benim için. Şimdiyse sanki ben hiç öyle olmamışım, o yaşadığım gençlik zamanları çok gerilerde kalmış, üzerinden bir 50 yıl falan geçmiş kadar olgun hissediyorum ruhumu. O yüzden, hiç görmemiş, hiç yaşamamış, hiç duymamış gibi izliyorum gençleri.
Aklım bir karış havada uzun yıllar kalmak istemezdim ama kendimden birkaç yaş küçük insanların duygularına şimdiden çocuğum gözüyle bakmak da istemezdim.


9 yorum:

#birfotoğrafbiryazı dedi ki...

Yapmaaa o kadarda kocaman olmuş hissetme kendini sadece biraz hızlı yaşıyorsun hayatı...Ya da herşey çok zamanında olmuş bilemiyorum... zamanında bitirebilmişsin eğitiminin önemli bir kısmını ve zamanında bulmuşsun doğru erkeği ve biz düzen içinde gelişmiş belkide herşey sorunsuz bir çocuğun olmuş vs... herşey hızlı ve düzenli olmuş anlatabiliyor muyum...

Sen bu düzenini içinde etrafına bakınca cebelleşe daha senin yolunun yarısının yarısına bile gelemeyenleri görünce kendi onların yanında kocaman hissediyor olabilir misin acaba..

Bana bak o zaman 24 yaşındayım daha iki yıl daha okumam lazım ve işimde yavaş ilerleyen kariyer adımlarım var yani parasızım evli değilim çocuğum yok vs. vs...

Bende hayatını çok yavaş yaşayanlardanım ...

Ben Kızımın Delisiyim dedi ki...

:) Haklısın sanırım evlilik, çocuk gibi dönüm noktalarını erken yaşamış olmam bu duyguların başlıca sebebi. Hızlı ya da yavaş ama önemli olan doğru adımları atabilmek değil mi? Yeter ki pişman olacağımız şeyler yapmayalım.

Adsız dedi ki...

Bence insan annesini kaybedince buyuyor:( hem de bir gunde, bir anda... sizi uzmek icin yazmadim, ama bana tam olarak oyle oldu. Iki cocukla da olsa annemin kucuk kiziydim, o gidene kadar. Sevgiler, asli.

Ben Kızımın Delisiyim dedi ki...

Aslı:( Bunu özellikle söylemek istemedim aslında.. herşeyi annesizliğime bağlıyormuş gibi olacağım diye düşündüm ama annesiz insanların çok şeyi de annesizliğine bağlı oluyor, bu kaçınılmaz bir gerçek:(
Sevgiler.

Nil dedi ki...

Bence tam zamanında anne olmuşsun. Keşke ben de genç anne olsaydım. Ama dediğin gibi birkaç sene önce kafa yorduğumuz şeyler şimdi bizi güldürüyor :)

#birfotoğrafbiryazı dedi ki...

Çok haklısın:)

hayatreceli dedi ki...

ne güzel anlatmışsın benim çocuğum yok olmasını isterdim ama olmadı umut kaybetmek değilde bu saatten sonrada olur mu bilmiyorum canım, ama sen tadını çıkar görüyorum ki harika bir annesin:)

sevgiler...

Ben Kızımın Delisiyim dedi ki...

Küçük Mucizem, yorumun için teşekkür ederim:)

Reçelim, ben hep yazarım sınanıyoruz hepimiz bir şekilde.. İnşallah sende evlat sahibi olur ve bu duyguyu yaşarsın dilerim, umudunu asla kaybetme..
Sevgiler.

ÇokBilmiş dedi ki...

Evlenmek ve anne olmak büyük dönüm noktaları muhakkak ama üniversiteyi bitirip gerçek hayata atılmak da fklılaştırıyor insanı bir anda.

Üniversiteyi bitirdikten 1 sene sonra asistan oldum. O zaman bile benden 1-2 yaş küçük öğrencilere kızım/oğlum muamelesi yapıyordum :) Hala öğrenci kızlarla flört eden asistan arkadaşları anlıyamıyourm mesela :) Kadınlar, erkeklerden biraz farklı olgunlaşıyorlar sanırım...