4 Nisan 2012 Çarşamba

Baba Out; Anne In

Bir zamanlar hep şikayet eder dururdum ki çok da eski zamanlar değil, kızımın anne demeyişinden ve baba kelimesini dilinden düşürmeyişinden. O kadar babacıydı ki, babasıyla beraber dışardan eve geldiğimizde hemen ona koşar, ona sarılırdı. Kapıları baba baba baba..... diyerek açardı. Hatta ben geldiğimde beni bir kenara itip arkamda babasını aradığı çok olmuştur. Bense hep hüzünlenirdim, bu kız hiç anne demeyecek mi, beni aramayacak mı derdim. Babasını anne zannediyor herhalde diye düşünürdüm.

Gece uykularını bazen benimle çoğunlukla babayla uyurdu ve bu da benim işime gelirdi. Geceleri uyanırsa babası yanına gidince sakinleşirdi hatta eğer diş, hastalık vs. sıkıntılı günlerinde ben tek başıma değil de babasıyla gittiysem yanına onu isterdi. Kısaca tam bir baba aşığı, dilinde baba, hareketlerinde baba, her şeyi babaydı ve ben hep ikinci sınıf muamele görürdüm. Beni de severdi, sarılıp öperdi ama babaya hep öncelik hep torpil vardı. İçten içe kıskanıp dert ederdim ve hatta anne demesinden bile kesmiştim ümidi. Ta ki, o gün anne diyene kadar.
Bir gün anne diyecek ve hiç susmayacak diyenler haklıymış meğer. Çünkü kızım anne demeye başladığından beri herhalde günde yüzlerce kez anne diyordur. Bazen takılmış plak gibi o kadar çok anne diyor ki, hangisi gerçekten bana ihtiyacı olduğu için, hangisi plağın takılması gereği şaşırıyorum. Hele son zamanlarda beynim o kadar normalleştirmiş ki onun anne deyişini bazen arka plana atıyor. Fazla üst üste deyince duymuyorum ve yanımda eşim falan olunca o hatırlatıyor kızımın beni çağırdığını.

Bir de bunun yanında, artık babasını hiç arayıp istemiyor, varsa yoksa anne. Sabah kalkınca ben kucağıma alacağım, kahvaltısını kesinlikle ben yaptıracağım ki en azından önceden kahvaltıyı da arada babaya paslardım, akşam yatarken yanında ben olacağım, gece uyanınca babası yanına gitse anne diye bağırıyor ve hadi babası halletsin diye düşünüp gitmezsem ağlıyor. Gündüz zaten sürekli peşimde, ailece bir yere giderken babasıyla asansöre binmeden önce beni bekliyor ve hatta apartmanın içinde öyle bir anne diye bağırıyor ki yankı yapıyor. Bana bu kadar düşkün olması, duygusal olarak çok tatmin edici ama aynı zamanda çok bunaltıcı. Hani bazı kadınlar eş desteği yok diye dert yanar ya, bende eş desteği var da kızım sadece bana yapışık bu sıra. Ne gece ne gündüz boş bırakmıyor hiç.
Eşimle konuştuk geçen gün, eğer böyle giderse bebek gelince ben ne yaparım dedim. Sanırım bebek bakımı emzirmek dışında eşimin desteğine kalacak çünkü kızımın bu bağımlı haliyle başka bir çıkar yol yok gibi. Hatta bebek gelince, benden daha daha da ayrılmak istemeyebilir gibi bir hisse kapılıyorum ve bu dahanın ne kadar bir daha olacağı tam bir muamma.

5 yorum:

Filiz dedi ki...

Sen alışmışsın kızının baba demesine için için kıskanmışsın ama, anne demeye başlayınca arada baba desin diye beklemişsin :)
Yaa ben ne yapayım arkadaşım doğduğundan beri anne diyor :))

ayak izleri-sevgi dedi ki...

böyle dönemler oluyormuş çocuklarda.. belkide bebek geleceği için şimdiden sana doymak istiyordur kuzum.. inşallah bi düzene girer o zaman..

İkiz Annesi dedi ki...

Benimkiler hep söylediğim gibi baba aşığı amaaaa yemek , uyku , tuvalet hep anneyle baba sadece sevmelik birde aynen anne nereye giderse onlarda gidecek :)))
Haklısın bu kadar fazla olunca senin için de zor oluyordur kolaylıklar diliyorum tatlım.

Ben Kızımın Delisiyim dedi ki...

Filiz; o zaman tabi sen bağışıklık kazanmışsındır çoktan:)

Sevgi; inşallah bakalım zaman ne gösterecek.

Aylin; Teşekkür ederim canım.

Adsız dedi ki...

Dönemsel olarak bir anneye bir babaya yapışıyorlar :)) Bebeklik döneminde bana çok düşkündü Rüzgar, şimdi de kudurup, güreşmeye, "erkek oyunları"na meyili gitgide arttığından babasıyla vakit geçirmekten daha çok hoşlanır oldu. Sizde özellikle bebek gelince ister istemez düşkünlüğü artacak. Kolay gelsin :)))