22 Mart 2012 Perşembe

Bana Kızıp, Kırılıp, Küsenlere

Şimdi ben hem şirinlikte tavan yapmış bir kız çocuğunun hem de içimde kıpır kıpır hareketleriyle beni mest edip heyecanlandıran bir bebeğin annesiyim ya hani, işte tam da bu yüzden içim dışım coşmuş ve hatta fazla annelik duygusu yüklenmekten error vermek üzereyim. Geçenlerde bir yazı yazdım ama yazının amacı tamamen kişiseldi. Ne kimseyi eleştirmek, ne birilerine kötü anne yaftası yapıştırmak, ne de kendi doğrumu birilerine empoze etmekti.

Yalnız anladım ki bu konu sezeryan ve normal doğum konusundan çok daha hassas bir konuymuş ve ben bu hassasiyetin farkında olmadan biraz fazla sert görünen bir yazı yazmışım. Herkesin hayat şartları, tercihleri, yaşamı algılayış biçimi farklı. Herkesin anneliği bile birbirinden farklı. Ben en az 3 yaşından önce çocuklarımı kreşe vermem derim, kreş ortamı “bence” küçücük yaşta bebekler için uygun değil derim, bebeğime başka eller değmesin, yedirmesin, içirmesin, tuvalet ihtiyacını karşılamasın çünkü ben çok kıskanç bir anneyim derim hatta bana kalsa şu sıralar annelikte tavan yapmış duygusallığımla çocuklarım yıllarca hiç dizimin dibinden ayrılmasın da diyebilirim. Kısaca bu konuda dediklerim ya da diyeceklerim beni kapsar ve bunun aksini düşünen, uygulayan ve memnun olan anneler ne benden kötü annelerdir ne de ben onlardan çok daha iyi bir anneyimdir.

Birileri çok kırıldı bu yazımdan dolayı ki benim vicdanım insan kalbi kırıp bunu hiç takmayacak bir yapıya sahip değil. Birileri de bu ne şimdi tek doğru sizinki mi deyip yanlış anladı beni ve bir daha okumam ben bu blogu dedi. Birileri her şeyi çok bilip ahkam kestiğimi söyleyip ateş püskürdü. Kısaca tepki aldım, hem de epey bir tepki aldım. Çocuğunu 3 yaşın altında kreşe gönderen ve buna mecbur olan ya da olmadığı halde yapan anneler sinir oldu bu yazıma. Haklılardı da sinir olmakta, ben olsam bende sinir olabilirdim ama sırf benimle aynı şekilde düşünmüyor diye, sırf tarz olarak benden daha farklı bir yaklaşımı var diye de böyle tepkiler vermezdim herhalde.

Sonra iş maddi boyutlarda da sorgulandı ve hatta tuzu kuru mualemesi dahi gördüm. Oysa bunun tuzu kuru olup olmamakla en ufak bir ilgisinin olduğuna da inanmadım fikirlerimi söylerken. Benim kendime göre maddiyatla ilgili düşünce ve inanç sistemim var ve bugüne kadar hep bu anlayışta oldum. Bir çocuğum olsun derken ve hatta ikinci bir çocuğu düşünürken maddiyatı zerre kadar düşünmedik biz eşimle. Niyetimiz ve inancımız her daim belliydi ki çok şükür yeni kapıların eşiğinde bulduk hep kendimizi.
Hayatın sillesini yemek fazla mı arabesk kaçar bilmem ama ben şu yaşımda epey bir şey yaşamış, görmüş geçirmişim. O yüzden yarınımdan emin olmayacak kadar, büyük konuşmayacak kadar aklım başımda benim. Ben evliliğinden 3 ay sonra annesi kanser hastalığına yakalanmış ve 2 yıllık bir mücadelenin ardından onun mezarına koyuluşuna hem de kucağımda 5 aylık bebeğiyle şahit olmuş biriyim. Ben koskoca bir alevken bir anda sönüp kül olmuş ve küllerinden doğmuş bir babanın kızıyım. Ben olmaz denilen çok şeylerin olduğunu gördüm ve ummadığım çok taş tarafından yarıldı başım. Kısaca, yarın yaşıyor olup olmayacağımı bile bilemezken bir başka şeyin ahkamını kesmek haddime değil lakin kreş mevzusundaki fikirlerimin böylesi yargılanacak kadar ağır sözler gerektirmediğini düşünüyorum. Keşke tek büyük derdimiz, çocuğun kaç yaşında kreşe gidip gitmemesi olsa bu hayatta.

Yine de, yazımdan dolayı içlenen, gönlü kırılan ve mecburiyetleri olup içi yanan tüm annelerden özür diliyorum çünkü niyetim hiç kimseyi kırmak ve üzmek değildi. Hele ki üslubum sert, ters, sinir bozucuysa lütfen kusuruma bakmayın bu durum tamamen hormonal;)
Şimdi konuyla pek bir alakasız olarak; blog hayatıma başlarken ilk okuduğum blog olan ve hatta blogunda “fili tuttuğum yerden bir de ben tarif edeyim” derken ne demek istemiş diye düşündüren ve hikayesini okuduğumda hayatın da insanlar tarafından algılanış ve yaşanış biçiminin hakikaten fili tuttuğumuz yere göre tarif edişimiz gibi olduğunu fark ettiren, insanlar arasında gerçek hayatta pozitif elektrik olur da internetten de hiç tanımadan olur muymuş işte olurmuş dediğim çünkü kendisinden acayip pozitif elektrik aldığım, bu pozitif elektrik acaba ikimizin de akademik hayata meraklı oluşumuzdan mı ya da birbirine yakın yaşta kızlarımız oluşundan mı ya da başka birşeyden mi tam olarak emin olamadığım, favori blog arkadaşlarımdan en favorisi çokbilmiş’e bazen bana katılmasa da ve hatta kızsa da saygı duyduğu için, beni hep anlamaya çalışıp hele şu sıra yahu bu kadın da hamile üstelemeyeyim dediği için bu zarif davranışından dolayı teşekkür ederim.

3 yorum:

Esra Atesakin dedi ki...

insanlar elbetteki birbirinden farklı düşünecek. Böyle olmalı ki hayatın renkleri açığa çıksın. Kendi düşüncelerimizi özgürce açığa çıkarmak için blog yazıyoruz. İsteyen katılsın, isteyen katılmasın. Belli ki bu süreçte seni yorumlar incitmiş. Üzülme arkadaşım, sen doğru bildiğini söylemekten yine hiç kaçınma. Hepimiz farklı hayatlar yaşıyoruz. Bana normal gelen sana anormal gelebilir. Önemli olan düşüncelerimizi ayıplamamak, yargılamamak. Gönlünce yazılar dilerim, sevgiler...

ÇokBilmiş dedi ki...

Dün akşam saat 22.00'da girdiğin bu yazıyı an itibariyle en az 10 kişi son cümlesine kadar okuyup, "Bu çokbilmiş de kimmiş" diyerek senin sayfan üzerinden benim sayfama yönelmişler. Bil istedim :)

Tatlı anne, sen her zaman haklısın. Annesini kaybeden bir annenin çocuklarından ayrılmak istememesi kadar doğal bir şey olabilir mi? Mesela bir Aylin Anne var (www.aylinanne.com), o senden de sert şeyler yazıyor. Ama ona da kızılmaz mesela, çünkü o bir özel çocuk eğitmeni. O çocukları, o halde gördükten sonra tüm çocukların pamuklar içinde bakılması gerektiğini düşünmekte sonuna kadar haklı elbette. Anne kalbi farklı işliyor.

Ayrıca evet, ben de kıskanç bir anneyim. Emziği kıskandığım için kızıma emzik vermedim. Ve evet, tuvalet konusunda da kıskançtım. Kızımın altını bile açık alanda değiştirmezdim başkası görmesin diye. Tuvalete başkasının götürmesi fikrini içime sindiremedim hiç. Kızım artık çişini yaptıktan sonra temzilenebiliyor da yuvaya gönderme konusunda bu şekilde karar verebildim ancak :)

Ben de böyle tip bir anneyim işte :) Senin anneliğini de çok beğeniyorum. Hissettiklerinden dolayı kimse suçlayamaz seni. Herkes kendi yaşadığını bilir. Anneannem "Neren acıyorsa, canın ordadır" kızım derdi. Senin şimdi kalbin acıyor ve en iyi ilaç da çocukların. Onlardan ayrılmak istememekte çok haklısın.

Adsız dedi ki...

Ben çocuğunu iki yaşında anaokuluna vermiş bir anne olarak seni yanlış anlamadığımı söylemeliyim. Sen "çocuklarını kreşe veren anneleri kınıyorum" demiyorsun ki, "BENCE çocuk annesiyle büyümeli" diyorsun. Yalnız, şu bir gerçek ki, özellikle çalışan anneler (ben dahil) bu konularda biraz hassasız. Aynen senin de hassas olduğun gibi.