29 Mart 2012 Perşembe

Annelik Tarzım-4

Bahsedeceğim konunun özel bir başlığı olsaydı, disiplinle ilgili de olabilirdi özgürlükle ilgili de.

Geçenlerde 5 yaşında kızı olan bir misafir geldi evime. Bir süre vakit geçtikten sonra bana; sen çok sabırlı bir annesin ben senin kadar tahammül göstermezdim kızıma dedi. O ana kadar sabırlı olup olmadığımla ilgili bir düşüncem olmamıştı ama düşününce o gün onun sabır olarak değerlendirdiği şeyler benim için ekstra bir sabır gerektiren ya da gerçekten sabır olarak gördüğüm şeyler değildi. Kızımın sabrımın sınırlarını zorladığıyla ilgili cümlelerim olmadı benim ama son zamanlarda gece uykusuna yatırdıktan sonra uyumadan bir iki kere su istemesi, iki üç kere tuvalete gitmek istemesi ve bana sanki bunların uyumamak için bahane olarak gelişi arada bir uyuttuktan sonra eşime; bu kız benim sabrımı tüketiyor cümlesini kurmama sebep olmuştur.

Bazen giymesi gereken şeyi giymek istemez, bazen yapmasını istediğim şeyi yapmayıp kaçar elimden, çorbasını içmek istemez ve daha bir sürü şey ama hiçbiri için de kızıp zorlamamışımdır bugüne kadar. Gerçekten “hayır” dediğim ve ağladığı en son olay, bulaşık makinesinin tablet deterjanlarını alıp oynamak istemesi olmuştu. İzin vermeyince gözyaşları içinde ağladı ama ona bunun zararlı olduğunu anlatıp başka şeylere yöneldim ve az sonra susmuş, unutmuş şekilde geldi yanıma.

Eğer cidden tehlike oluşturan bir şey varsa tabi ki engel olurum ve hatta gerekirse kaşlarımı çatarım ama bunu o kadar nadir yaparım ki ben kaşlarımı çattıysam kesinlikle yapmaması gereken bir şey olduğunu anlar. Biz de TV izlenmediği için kızım sürekli yanımda ama ben onunla kitap okuyup, oyun oynamayı da seviyorum. Mesela, kulakçıklı kitaplarla uzun süre vakit geçirebiliyoruz ya da etiketli kitaplar. Etiketleri kendi çıkarıp yapıştıramasa da ben çıkarıyorum, o parmağında tutuyor ve yerini bulup beraber yapıştırıyoruz. Bazen onunla çocukluğumu yeniden yasıyorum sanki, ruhum huzur buluyor.  Oyuncaklarını seçerken ne yalan söyleyeyim kendim de eğlenir miyim diye bakıyorum. Bir oyuncağını öyle büyük hevesle göstermiştim ki babama, bunu sen Nurefşan'a değil de kendine almışsın herhalde demişti. Bir de en son parmak boyası aldım, henüz açmak için fırsat bulamadık. Kızım eğlenir kesin tabi de bende yapmak için can atıyorum. Beraber batıracağız evi orası kesin.

En büyük kabusumuz park çünkü gitmesi koşa koşa olsa da dönmesi bin bir bahaneyle oluyor. Olsun parktan çıkmak istemesin, ağlasın gitmeyeceğim diye hatta zamanla daha da isyankar olsun, ben yıne de hep sabırla yaklaşacağıma inanıyorum. O bir bebek, hayatı yeni yeni öğrenen, dünyaya uyum sağlamaya çalışan, bakıma ve korunmaya daima muhtaç. Ben kızıma olan sabır gücümü, sonsuz şükrümde buluyorum. Onun yanında olabildiğim her saniyenin ikimiz içinde ne denli büyük bir kıymet olduğunu kaybetmeden önce biliyorum ve dualarım hiç kaybetmemek için.

2 yorum:

ÇokBilmiş dedi ki...

Çocuk eşiğin yüksek senin demek ki :)
http://oykudenhikayeler.blogspot.com/2012/03/cocuk-esigi.html

Senanın annesi dedi ki...

"Onun yanında olabildiğim her saniyenin ikimiz içinde ne denli büyük bir kıymet olduğunu kaybetmeden önce biliyorum ve dualarım hiç kaybetmemek için."

İşte bu cümle sizinle aynı görüşü paylaştığımın cümlesi.
Bende her zaman kızımla, eşimle ailemle sevdiğim kiminle olursa olsun
o anın tatsızlaşmaması için çabalıyorum.
Kızım uyuduğunda, günümüzün nasıl geçtiğini, onun küçücük kalbinde bir hasar bırakıp, bırakmadığımı sorguluyorum.

Hayat aslında şükretmekle güzel...