31 Aralık 2012 Pazartesi

Bir Doğum


2012 son anda bize bir bebek getirdi. Kızımın süt annesi ve aynı zamanda süt kızımın annesi canım dostum Zeynep’in bir oğlu doğdu 2 gün önce. Doğumunun neredeyse başından itibaren hastanede yanında bulundum ve eğer normal olsaydı doğumuna girip ona destek olacaktım.  Mecburi sebeplerden dolayı son anda sezeryan olması gerekti ancak biz her şeyin hayırlısı deyip bebeğin sağlıkla dünyaya gelişinin mutluluğunu yaşadık. Bundan önemli ne olabilir ki zaten.

Devamı..

27 Aralık 2012 Perşembe

Paylaşılamayan Anne Sendromu


“Anne beni sev” diyerek geliyor yanıma. Gün içinde kırk kez sarılıp öpmeme rağmen, oğlum uyurken özellikle onu yanıma alıp birebir tüm mevcudiyetimle onun olmama rağmen söylüyor bana bunu. Hiç beklenmedik bir anda, durup dururken dökülüyor bu kelimeler ağzından. O bana “Anne beni sev” diyor, benim vicdanım yerle yeksan oluyor. Kendimi sorgularken buluyorum bir anda, yoksa yeteri kadar sevmiyor muyum?
Devamı..

26 Aralık 2012 Çarşamba

İkizden Farkı Var Mı?


Oğlum doğduğundan beri, kızımda bir oğlumu taklit etme hali mevcut ve ben bunun önünü alamıyorum. Pedagojik olarak normal bir süreç tabi bunu biliyorum. Oğlum da büyüdükçe ve ortamı algıladıkça ablasını örnek alarak taklit etmeye başladı.

İkiz olsalardı bir şey fark etmezdi bence, en azından tek doğumla ikisini birden çıkarırdım aradan, büyür giderlerdi beraber. Çünkü şu an bir abla-kardeş yok bizim evde, iki bebek var. İkisini birden aynı anda uyutması mümkün olmayan, gece biri ağlayarak uyanırsa diğeri de az sonra ağlayarak uyanan, sabahları aynı saatte kalkan, gün içinde hep birlikte vakit geçiren, yiyen, içen, oynayan, ağlayan, deliren, birbirini etkileyen, dönüştüren iki bebek var evimde.
Devamı..

25 Aralık 2012 Salı

Değişen Anneliğim


Uzun süreli blog tutmanın en büyük yararlarından biri, insanın her an değişen ve gelişen bir varlık olduğunun belgeli kanıtı olmasıdır herhalde. Kızımın bebekliğinde yazdığım yazıları bazen mizah niyetine okuyup, bolca kahkaha attığımı söylemiştim daha önce. Bazen özellikle yedirme, içirme, uyku konusunda ben neymişim meğer, ne kasıntı, ne plancı, ne takıntılı, ne sorunlu bir tipmişim diyorum. Zavallı kızım ve zavallı oğlum.
Devamı..

24 Aralık 2012 Pazartesi

Anneliğin Kitabına Sığmaz


Çocuklarımız bizim aracılığımızla dünyaya gelen, tüm sorumluluğu bize ait olan, bakımı, yetiştirmesi, eğitimi hiç de kolay olmayan, kalbimize bambaşka bir sevgiyi tattıran can varlıklarımız ama mal varlıklarımız değil.

Mal varlıklarımızı kenara koyar biriktiririz, satarız, harcarız, böleriz, yağmalarız, kısaca istediğimiz gibi tasarruf edebiliriz malımız üzerinde. Evlatlarımızsa sadece emanetlerimiz. Bunun bilincinde olmayan, evlatlarına malı gibi davranan öyle aileler ve en önemlisi anneler görüyorum ki aklım almıyor.
Devamı

22 Aralık 2012 Cumartesi

Hoşçakal Blog


Ben senden gidiyorum blog ama tüm sevenlerimi de yanıma alıyorum.

“Ben Kızımın Delisiyim” bloguma artık veda ediyorum.  Vedaları hiç sevmem, o sebepten hiç hüzünlenip gözyaşı dökmeden hızla uzaklaşıyorum. Keşke tüm vedaların ucunda böyle güzel bir başlangıç olsa. Artık yeni blogum www.coluklucocuklu.com ile yepyeni bir isim ve yepyeni bir yüzle karşınızdayım.

Bu blogu hemen terk etmeyeceğim. Herkesin alıştığına emin olana kadar buradan diğer bloguma link vermeye devam edeceğim.

Yeni yazım orada. Sevgiler:)

13 Aralık 2012 Perşembe

Ellerim Boş Bak Şimdi...

Avcumun içi bomboş. Hiç biriktirmediklerim duruyor içinde. Ne avcumdalar şimdi, ne de kalbimde. Biriktirmek üzerine kurulmuş bir hayatı sevemedim hiç. Ne parayı pulu, ne de kini nefreti biriktirebildim. Birikim olsun diye herkese dost deyip üst üste yığamadım insanları/tanıdıkları, telefonumun rehberi dahi kuru bir kalabalıktan ibarettir o yüzden.  

Çokluğu en çok sevgide sevdim ama onun bile aşırısından imtina ettim. Sevgi dediğini de bol keseden harcamamayı, insanın sevgisinin en çok kalbinde, kalbin de en çok ailede olduğunu öğrendim. Birilerinin dediği bir şeylere çok fazla alınabilecekken takılmamayı, sevdiklerimin bilerek ya da bilmeyerek açtıkları yaraları çabucak sarıp iyileştirmeyi bildim.

5 Aralık 2012 Çarşamba

Onun Artık Dişi Var

Kalabalık aileleri çok seviyorum. Ne kadar kalabalık o kadar sıcak geliyor bana. Hani çocuk dediğinin bakımı, büyütmesi, yürütmesi, eğitmesi zor olmasaydı, büyük bir emek gerektirmeseydi en az 5 çocuk isterdim.

İşte kalabalığı sevdiğimden, insanların bir araya toplandığı ortamları da seviyorum. Bizim aile kültürümüzde yakın ailenin, arkadaş çevresinin vs. bir arada toplanıp da bir şeyleri kutlama adeti pek yoktu/r. Doğum günlerimiz bir pasta, bir de anne baba eşliğinde kutlanıp olur biterdi. İşte ben bunu değiştiriyorum şimdi.