Bugün kızımla yine bir macera yaşadık. Bazı şeyleri deneyimleyerek öğrenmek gerek, her şey teorik olmuyor. Zaten bu annelik başlı başına bir deneyim, hatta anladım ki her anne kendi teorisini kendi bulmalı, kendi oluşturmalı bu annelik işinde. Kızımın aşı günüydü bugün, o meşhur 6. ay aşıları gelip çattı. Ama ben bu aşı mevzusunu bir başka yazımda ele alacağım. Arabayla yaklaşık 45 dk. lık bir yolumuz vardı. Sağlık ocağı da size ne kadar uzakmış demeyin, hikayesi uzun. Önce kızımla yalnız gitmeyi düşünüyordum ama sonra hani hep içimde beni yönlendirmeye çalışan bir ses var ya, işte o sesin yönlendirmesiyle aman yalnız gitmeyim dayısını da alayım dedim. İyi ki de almışım.
Giderken ben sürdüm. Kızım arkada yalnızdı, usluydu hatta arada uyudu uyandı ama hiç sesi çıkmadı. Hatta ben bu iş çok kolaymış yalnız da gitsem olurmuş demeye başlamıştım içimden. Ama dönerken dayısı sürdü ve ben arkaya kızımın yanına oturmak istedim. İyi ki de oturmuşum. Kızıma dönüşte, yolun yarısında bir huysuzluk geldi ama ne huysuzluk. Aşıdan olamaz diye düşündüm çünkü daha yeni aşı olmuştu, aç değildi zaten yeni yemişti. Altını batırmıştı ama eve kadar sabredebilirdi, yolu yarılamıştık zaten. Ama iyice delirmeye başlayınca arabayı TEM’in ortasında sağa çektik. Bir de baktım ki, her yeri batmış… kıyafetleri, her şeyi. Baştan aşağı temizledim, kıyafetlerini değiştirdim, hanımefendiyi pakladım ve oturttum koltuğuna. Yolumuza devam ederken de uykusuzluk mızırtısı çöktü küçük hanıma, mızır mızır eline bir şeyler verip zor oyaladım eve kadar.
Bütün bunlarla, başlıktaki sorumun cevabını buldum. Şimdilik anne sürmesin arabayı ve yalnız kalmasın küçük hanım. Tek başıma olsaydım ne yapardım bilemiyorum. Yine yapardım bir şekilde ama yol bana da kızıma da daha bir eziyet olurdu. Bir arabada annenin yeri bebeğinin yanıdır. Biz de kural bu şimdilik, biraz daha büyümesi lazım küçük hanımın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder