Kızımın şanslı olduğunu düşünüyorum çünkü fazla kuralları olan ve dağınıklığı kafaya takan bir annesi yok. Mesela salonun ortasına bir bardak sütü boca ettiği de olmuştur, holün duvarına kalemle güzel bir çizik attığı da. Tüm bunlar olurken tüh, vah vah bile demedim ama bu biraz da benim yapımdan kaynaklanıyor.
Çocuklarım evde bu tür temizlemesi zor, bozulduğunda düzeltilmesi mesele olan şeyler yapsalar dahi ve hatta eşyaya geri dönüşü olmayan hasar bile verseler onlara kızmam. Bunu süt olayıyla da anladım çünkü eşim ya da ben dökmüş olsaydık niye dikkatli olmadığımıza hayırflanabilirdim ama olay kızımdan kaynaklanınca sadece tatlı bir dille daha dikkatli olması gerektiğini söyleyip temizledim.
Çocukken biz böyle şeylerin azarını çok yerdik hatta totoya bir iki şaplak da eklenirdi azarın üstüne. Bu yaptıklarımız tamamen yaramazlık olarak tanımlanırdı ama ben hatırlıyorum ki, biz çoğunu bilerek yapmazdık ve hep bir kaza sonucu olurdu. Hangi çocuk bile bile salondaki güzelim halının üzerine bir bardak sütü boca eder ki. Güzel bir şekilde eğitilmiş bir çocuğun bunu bilerek yapacağını düşünmüyorum.
Bu rahatlığımın aksine olmazsa olmaz bir disiplinim de vardır. Mesela kızım bir şeyi almak ister ya da yapmak ister ama bu onun alması ya da yapmaması gereken bir şeydir, asla taviz vermem. Ben taviz vermeyince de ağlamaya başlar tabi ki. Eğer ki ağlamanın sonucunda o şeye ulaşırsa, ağlamanın istediklerini elde etmede bir çözüm olduğunu düşünecektir elbette. O ağlarken, ben ona sakince ne kadar ağlarsa ağlasın o şeyin olmayacağını, ağlamasının bir çözüm olmadığını anlatıyorum. Zaten bir süre sonra değişen bir şey olmadığını görünce de susuyor ve başka şeye yöneliyor.
Bu anlattığım uygulamayı aslında son zamanlarda yapmaya başladım. O da daha yeni yeni ağlama eylemiyle dediklerini yaptırma çabasına girmeye başladı. Eğer ki yanımızda bir başkası varsa tepki direk şöyle geliyor: “Yazık değil mi çocuğa niye ağlatıyorsun, versene ne olacak ya da yapsana ne olacak?”. İşte o “ne olacak?” çok önemli bir soru aslında, ne olmayacak ki.
Uyutmak için vs. çocuk ağlatılmamalı fikrine katılıyorum ama bazı şeylerle baş edebilmenin de başka bir yolunu göremiyorum. Bu çocuk bugün en ufak bir olayda aman ağlamasın diye eline tutuşturulmuş şeylerle mutlu edilirse, yarın daha büyük şeylerin peşine düşecek ve daha büyük ağlama krizleri geçirecektir. Bugün 3-5 olay için ağlayacaktır, gözyaşı dökecektir ama artık bir sonraki olayda ağlamayacaktır çünkü ağlamanın çözüm olmadığını öğrenmiş olacaktır.
Not: Kolay kolay “Hayır” diyen bir anne değilim aksine çoğunlukla kızımı kısıtlamam hatta kısıtlanılabilir olarak kabul görecek şeylerde bile. Eğer bir şeye “Hayır” dediysem, o gerçekten artık olmaması gereken bir şeydir.
Annelik Tarzım-1
Annelik Tarzım-2
Annelik Tarzım-1
Annelik Tarzım-2
4 yorum:
Son cümlen benim annelik mottomdur. kocam çok kızıyor, fazla taviz verdiğimi düşünüyor fakat ber abuk subuk sebeplerden birbirimizi tüketmeyi anlamsız buluyorum. Böylece "hayır" kelimesi de gerçek anlamını kazanıyor oğlumun gözünde.
bende asla ağlamanın onun istediğine ulaşmada araç olmasına istemediğimden pek umursamıyorum daha doğrusu verilmeyecek birşeyse ağlamasına göz yumuyorum tabi sonra hiçbirşey olmamış gibi yanıma gelip "anne bakkk"diye bei başka şeye yönlendiriyor.Eşim bu konuda pek başarılı değil oda bunu çözmüş benim hayır dediğimi hemen "baba anne diye başlıyor beni çekiştirmeye:)
küçük diyoruz ama değiller çok zekiler çokkkk:)
Benzer davranışlardayız çocuklara karşı.Daha bu sabah bir bardak meyve suyu döktü halıya.Bağırmak o anın geri alınmasını elbette sağlamayacak.Düzgün bir şekilde dikkatli olmaları konusun da uyardığımız zaman onlarda dikkate alıyorlar.
5 dk önce salondaki cam masamın üzerinde bıçakla renkli hamurlarını kesmiş!
anlık bir şok geçirdim, balkona çıkıp derin bir nefes aldım ve...:)
Yorum Gönder