Özgüranne'nin şu yazısı ve Sevgi'nin bu yazısından sonra şöyle bir düşündüm. Kızımla ek gıdaya ilk geçtiğimiz zamanlardaki benden eser kalmamış artık onu fark ettim.
Organik diye delirirdim o zamanlar. Mercimeğin, pirincin bile organiğini alır yedirirdim kızıma. Şimdiyse bırakın mercimeği, pirinci sebzelerde bile bıraktım o işi. Mevsimine göre alıyorum sadece çünkü baktım olacak gibi değil, yoruluyorum, yıpranıyorum, düşüne düşüne sıyırtıyorum.
Ben organik diye takılıyorum ki “ne kadar organik?” o kısmı da tartışılır ama etrafımda başka takılan yok ki. Kızım büyümeye başladıkça, yemekleri çeşitlenip arttıkça anladım bunu. Gittiğim hiçbir yerde mesela en basitinden kayınvalidemde organik etiketli ürünlerle yapılan yemekler yok. Şimdi ben kızıma bunları hiç yedirmeyim, her gittiğim yere çantamda onun özel yemeğini mi taşıyayım? Yok kalsın çünkü bu durum beni aşar.
Artık 1 yaşına geldi sayılır, yavaş yavaş biz ne yersek buyur küçük hanım diye sunuyoruz ona da. Tuzuna, yağına, salçasına dikkat ederim ama daha fazlasını da yapamayacağımı gördüm. İstesem de yapamam çünkü toplum bana uymuyor. Eğer toplumdan banane, ben kızıma illa da her şeyini özel yedireceğim dersem muhtemelen bu işin sonucunda psikolojik bir tedaviye ihtiyacım olabilir.
Sağlıklı beslenmek demek, organik beslenmek demek değildir artık buna inanıyorum. Eğer ki mevsiminde bile aldığımız sebze ve meyvelerde varsa bir gariplik, organikte organik değildir zaten. Organik tarım yapmanın gerektirdiklerini ve şartlarını az çok biliyorum. En azından GDO’lu denilen genetiği değiştirilmiş ürünlerin üretilmesi durumunda nelere yol açtığını. Bu öyle bir illet ki, sadece kendine değil yakınlarında bulunan her şeye de aynı zararı veren bir şey.
Kısaca, düşündüm ve taşındım ve bu işten kurtuluşun pek de mümkün olmadığına karar verdim. Ben mevsime göre yerim ve kızıma da yediririm, yağıma dikkat ederim, etimi güvendiğim yerden alırım, salçamı kendim yaparım daha doğrusu kayınvalidem yapar;) , tatlıydı, şekerdi, çikolataydı, asitliydi vs. elimden geldiğince uzak tutmaya çalışırım… Bu kadar…
Fazlası beni bozuyor zaten fazlası gerçekten fazla mı? Çok tartışmalı bir konu.
7 yorum:
Kesinlikle haklısın ayrıca organik diye satılanların ne kadar organik olduğu da tartışılır durumda.
Ben de aynen senin gibi mevsiminde yedirmeye çalışarak yazdan kışa hazırlık yaparak idare ediyorum:)
Canımm en doğrusu en son söylediğin düşünce şuan..Keza şöyle düşün;toprağın bile yapısı gittikçe değişmekte...Örneğin geçmiş yıllarda olan çernobil faciası toprağı ne kadar etkiliyor yıllar geçsede etkisi kalıyor ve adamlar ürünlerine hiçbir yapaylık katmasa bile muhakkak o üründe sorun çıkabiliyor..yani demek istediğimm bu derece ince ayrıntılı düşünmemek gerek insanın kafası sıyırıyor bir de bunun bütçe durumu da söz konusu extra bir maliyet sonuç olarak...Neyse çook uzattım lafı sanırım:D sonuçlandırdığın düşünce harika ben olsam bende bu şekilde davranırımmmm
kocaman öpüyorumm
Aynen dediğin gibi ben de saldım çayıra mevlam kayıra diyorum. memleket bizim sağlığımız için yanıp tutuşuyor sanki de, biz savsaklıyormuşuz gibi
@Aylin: Bu konuda da aynı düşünmemiz güzel canım:)
@Reyhan: Çok teşekkür ederim, inşallah senin de böyel annelik maceralarını okuruz canım:) Öptüm.
@Küçük Mucizem: Teşekkür ederim:)
iyi de mevsiminde yedirdiğimiz meyveler bile meyve değil.yaz geldi gececek bir kaç kez çilek ,kayısı vs aldım inan almaya tövebe eetim ve almayacağım onlar ismini yazdığım meyveler değil ki:(
kayısı erik gibi,çilek tadsız çok üzülüyorum çocuğum bunların tatlarını bilemeyecek diye çok:(
@ Sezobigo: Evet canım olayın bir de bu boyutu var çok haklısın:( Meyve yemek artık eskisi gibi tat vermiyor.
al benden de o kadar,özenli davranmak evet çok öenmli ama herşeyi organik almak mümkün değil, ben daha çok temizlik ürünlerimi organikleştirdim :) sanki oradan daha fazla gol yiyecekmişim gibi geliyor
Yorum Gönder