Çoğu zaman görmezden geliyorum hatta görmeye bile değmez diyorum ama işte bazen insan konuşmadan edemiyor. Konuşmasa içinde bir sinir bombardımanı sürüp gidecek.
Az değil, öz değil, parmakla saysan bitecek gibi değil ki bu türler. Ne kadar fazlalar, ne kadar çoklar ki ben bunu daha yeni yeni anlıyorum. Hiç sevmem, hiç hazzetmem birilerini iğnelemekten ya da çaktırmadan laf söylemekten o yüzden gayet açık söylüyorum işte; kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş.
İnsan bir şeyler için çaba veriyorsa, yaptığı işi ciddiye alıyorsa ve üstelik de bu işi pek de güzel başarıyorsa mutlaka birilerinin gözüne batmalı dimi. Hemen ortaya çıkan bazı tipler, işin değerini düşürme çabalarına, küçümseme yoluna girmeli. Hoş onlar ne yaparsa yapsın, kendi tavırlarının rezilliğiyle kalıyorlar ama benim takıldığım nokta bu değil aslında.
Neden böyleler? İşte ben buna takılıyorum. İnsanlar neden, başkalarının başarılarını çekemez, başkalarının işlerini baltalar, başkalarının yaptığını bozmak için hatta bozamıyorsa da kirletmek için çaba sarf ederler.
Herkes neden kendine bakmaz ve neden ağzı olan konuşur. Neden hiç düşünmeden, lafın nereye gittiğine bakmadan, ölçüp tartıp mukayese yapmadan harcar kelimelerini. Ve en çok da neden çalış senin de olur(!) istikametinde düşünüp kendi yolunda bir şeyler yapmak yerine hep diğerlerini hasetlikle-kıskançlıkla yeme ve bitirme çabasına girer.
İşte ben bu insanlara dayanamıyorum. Hayatta katlanamadığım, yok olsun gitsin dediğim en çekilmez insan tipi bunlar. Üstelik söylediğim gibi, sayıları o kadar fazla ki. Her yerde, her mekanda, her durumda insanı mutlaka buluyorlar.
Üzülüyorum… Acıyorum… Ve Şükrediyorum…
Üzülüyorum, böylesi boş ve böylesi körelmiş oldukları için.
Acıyorum, yaptıkları şeyle aslında sadece kendilerine zarar verdiklerinin farkında olmadıkları için.
Şükrediyorum, böyle bir insan olmadığım için, üzülerek bakabildiğim için ve bu hastalıklı duygulardan kurtulmalarını dilediğim için.
2 yorum:
yavrusum ne oldu? kime kızdın bu kadar?
Ne sen sor ne ben söyleyim gülçincim;)
Yorum Gönder