Bu haftaki doktor ziyaretimde ilk şikayetim bir türlü geçmek bilmeyen yorgun, halsiz, uykulu ve bitkin halimdi. Doktorumun ilk doğru tespiti, ilk hamileliğinde kızın yoktu ve istediğin kadar yatıp kalkıyordun şimdi ise sürekli peşinde olduğun bir ufaklık var oldu.
Evet bu konuda haklıydı ama ben kimi zaman 10 saate yakın uyuma fırsatı bulsam da yataktan kalkmak istemiyorum. Hafta sonu eşim varken, yata kalka geçiriyorum günümü ama kendimi hiç dinlenmiş hissetmiyorum.İkinci tespit ise, kan sayım sonuçlarında çıkan yüksek demir eksikliğimdi. Ne yazık ki, kan değerlerim yerlerde sürünüyormuş.
Tam da bu noktada, hamilelik öncesi kontrollerin ve hamileliğe hazırlanmanın önemini bir kez daha anladım. Kan değerlerimin düşüklüğü bende ara sıra alarm verse de hep ihmal ettim. Hep bir şeyleri bahane ederek gerilere attım bu durumu ve şimdi çilesini çekiyorum. Demir ilacı almaya başladım ve en azından sabahları sürünerek kalkma durumundan kurtuluyor gibiyim.
Bu sıralar yoğum bir şekilde okula ağırlık verdim. Haftanın en az 3 günü okulda bulunup çalışmalarımı sürdürmeye çalışıyorum. Hamileliğin sıkıntılarını bahane ederek bir şeyleri hep öteledim ama doğumdan önce bitirmem gereken bir tez gerçeği var.
Bazen içime yoğun bir tembellik çöküyor, evden dışarı adım atmak istemiyorum. İşte tam da o zamanlarda, bu master işi bana ağır geldi keşke atılmasaydım diyerek karamsar düşüncelere giriyorum. Ama ne zamanki bir şekilde o okulun yolunu tutuyorum, o enstitüye giriyorum tüm duygularım değişiyor. İçime bir heves, bir şevk geliyor ki oradan ayrılmak istemiyorum.
Bu dengesiz ruh halim ne zaman geçecek diye sabırsızlıkla bekliyorum. Evde başka, okulda bambaşkayım ve kendimi tanıyamıyorum. Tüm bunlar vücudumdaki değişen hormon düzeyimin bana hediyesi diyorum ve belki yarın bambaşka olurum umuduyla uyuyorum.
1 yorum:
En yakın zamanda istediğin gibi olursun inşallah canım:)
Yorum Gönder