Akşam olmuş ve ben hafif yorulmuşum. Yalnız eskisi gibi değil artık, evde yapmam gereken ne varsa kızımla yapıyorum, ayaklarımı uzatıyorum, onunla oyun da oynuyorum ama yeri geliyor o oynarken 3-5 sayfa da olsa kitap okuyorum. Kısaca, kızımla düzenli hayatı kurduk artık, gereksiz koşturmacalar ve yıpranmacalar yok. Yemeklerimiz eğlenceli geçiyor, uyku vakitlerimizde genellikle birlikte uykudayız. Sabah da saat 8 civarı kalkıyoruz ve ben çok geç yatmadıysam bu da sorun olmuyor.
Ne diyordum? Her şeye rağmen yoruluyorum tabi sonuçta evde oyunu, telaşı ve merakı hiç bitmeyen bir çocuk var. TV kavramı da olmayınca anne-kız diz dizeyiz. Bazen sitede gezmeye çıkıyoruz, bazen yakınlardaki AVM'ye gidiyoruz tabi en çok kızım eğleniyor. Malum hamilelikten dolayı, çok esnek ve enerjik değilim. Yürürken bile belli bir hız limitim var.
En başta ne diyordum? Yoruluyorum dedim ya biraz da olsa, eşim gelsin diye beklemeye başlıyorum. Hani o gelsin ve kızımla biraz ilgilensin de, bende biraz çocuksuz, biraz yalnız, biraz "Nurefşan" düşüncesinden sıyrılmış olarak kalayım.
Eşim geliyor ve kızım baba diye koşuyor kapıya. Baba-kız bir sarılıyor ki bu manzara bende dinlenme isteği ve yorgunluk bırakmıyor. Dünyanın en şahane manzarasını getirseler değişmem buna, onlar öyle saatlerce dursa bende öyle saatlerce bıkmadan seyrederim o sahneyi.
Mutluluğun resmini, cismini uzaklarda aramama gerek yok. Mutluluk açılan kapının ardındaki bir kucaklayışta gizli, dudağımda sonsuz şükürler ve tek bir dua; beni bu sahneyi seyretme lüksünden asla alıkoyma Allah'ım.
3 yorum:
Harika... Paylaşımlarınız için tebrikler ve teşekkürler. :)
Şükürler olsun... Bugünlerde daha sık şükreder oldum.
Amin maşallah darısı başımıza inşallah:)
Yorum Gönder