Güzel olan, iyi giden her şeyin bir büyüsü var sanki. Dokunulmadığı sürece, saf kalabildiği kadar o güzellikte ve o iyilikte devam ediyor her şey. Ta ki bir insan eli, bir insan gözü ilişene kadar.
Hiç kimsenin bilmediği, üzerinde fazla konuşulmamış, saklanmasa da aşikar edilmemiş her ne varsa yolunda gider. Mesela, var olan bir proje ya da yapılacak bir iş, eyleme dönüşmüş hayaller ve sağlık, sıhhat, huzur, aşk, para..
Anladım ki, kendinle ilgili, hayatınla ilgili hiç kimseye konuşmayacaksın. Sorana ne kadar iyi olsan da, orta halli yuvarlanıp gidiyoruz açılımdan bir iki cümleyle geçiştireceksin halini ve vaktini. Fazla da göstermeyeceksin yaptığını ettiğini ve en azından bitene kadar, bir şeyleri tamamlayana kadar sükûneti koruyacaksın.
Ben nazara inananlardanım ama kimileri buna nazar değil de başka bir şey desin fark etmez. Sonuçta özellikle bazı insanların bakışında ister iyi ister kötü niyetli olsun bir enerji var ve bu bazen insanın sadece başını bile çatlatmaya yetiyor. İşin en kötü tarafı da, bu belki de sizi çok seven ve hatta iyiliğinizi istediğini söyleyen biri bile olabiliyor.
Muhammed Bozdağ’ın “İstemenin Esrarı” isimli kitabını okuyalı uzun zaman oldu ama orada her şeyin bir enerjiye sahip olduğundan bahsediyordu. Ağzımızdan çıkan her cümlenin boşluğa bırakılmış birer söz olmadığını ve hepsinin bir ruhu olup gerçeğe dönüşme ihtimali olduğundan söz ediyordu. Özellikle olumsuz, kötü ve isyankâr cümleleri kurarken çok dikkatli olmak gerektiği sonucu çıkıyordu.
Buna da inanan biri olarak, sözlerin bile bir gücü bir varlığı varken, insanın tek bir bakışının enkaza bile yol açabileceğini düşünüyorum. O bakış, kendine bile itiraf edemediği bir kıskançlık, bir iç geçirme taşıyorsa hele…
Beni en çok, hiç kimsenin bakışına, gıptasına ve kıskançlığına maruz kalmamak amacıyla çok uzun uğraşlar sonucu çocuk sahibi olduktan sonra, bunu herkesten tam 6 ay gizlemeyi başaran bir yakınımın hikayesi etkilemişti. Bence, güzele ve iyiye yolculuk eden, başarıya uzanan her ne varsa fazla aşikâr edilmemeli ta ki gizlenemez hale gelene kadar. Bugüne kadar bunu pek başarılı uygulayamamış olsam da, bundan sona edindiğim tecrübeler ve bu yöndeki inancım beni biraz gizemli olmaya zorluyor.
6 yorum:
Saklamaktan ziyade nazar duası alışkanlığı edinmek lazım...
Saklasakta insanların gözünden saklanamayan şeyler hep var..
Annenin çocuğuna bile nazarının geçebildiğini düşünürsek dua dan başka alternatif yok gibi..
Rabbim saklasın sakınsın kötülüklerden hepimizi...
kesinlikle haklısın başıma geli aşikar edilince yanlış anlaşılıyorsun nazar değiyor ..vs o yüzden bana ders oldu:)
sevgiler canım
Bu yazının her kelimesine can-ı gönülden katılıyorum. Ne zaman ki, birazcık fazlaca iyi olduğumu anlasa karşı taraf, yani nasıl diyim, "idare ediyoruz, yuvarlanıp gidiyoruz" yerine başka bir şekilde ifade etsem, mutlaka birşey olur. Bunu çok denemişimdir. Bir de kafamda yapmak istediğim birşey var mesela. Onu o kadar çok istiyorum ki gerçekleştirmeyi... Eğer bunu gizlemeyip ayrıntılı bir şekilde anlatırsam, biliyorum ki, hem gerçekleşmiyor, hem de benim ona olan isteğim de bitiyor. Ne kadar doğru bir gözlem yapmışsın.
Amak-ı Hayal; canım haklısın ama bu da olayın fiili dua kısmı;)
Reçel; sevgiler canım.
Adsız; teşekkür ederim.
tecrübeyle sabit, bu yazdıklarına sonuna kadar katılıyorum. hatta çoğu zaman beni ketum olmakla suçlarlar ama ne yapalım, şartlar buna zorluyor:)
Dışarıya karşı ketum davranınca, bu defa da kendimize sürekli olumsuz bir enerji yaratıyormuşuz gibi geliyor bana. Bilemiyorum açıkçası, hem nazardan korkuyorum, hem de güzel şeyleri herkesle payleşmek istiyorum :)
Yorum Gönder