30 Kasım 2011 Çarşamba

15.Hafta: Onu Giysem Olmuyor, Bunu Giysem Dolmuyor

Bir ara okulda, hem de sınav öncesi düşen tansiyonumu saymazsak iyi bir haftaydı. Sanırım o da beyine aşırı bilgi yüklemesinden oldu. Ne zamandır böyle derin ders çalışmadığımdan olsa gerek, bunca bilgiye dayanamadı bünyem.
Sınava yarım saat kala, tuzlu ayranla kendime gelmeye çalışmak dışında her şey yolundaydı. Sınav mı? İyi geçti şükür ki, artık eski yıllardaki gibi sınavlarla ilgili takıntılarım yok. Böyle bir umursamaz, sallamayan havam var. Olsa da olur, olmasa da türünde. Belki de ondandır hayatımın en başarılı dönemini yüksek lisans yaparken geçiriyor oluşum.

29 Kasım 2011 Salı

Hakedilen Midir Yaşanan?

Bazen kendimi tanıyamıyorum. Düşünüp duruyorum nasıl bu kadar değiştim, nasıl böylesi bir ben olabildim diye.
20 yaşıma kadarki gençliğimi belki de çocukluğumu havailikle geçirdiğimi sayarsak son 5 yılda yaşadım bu büyük değişimi. Şimdi eski ben bana o kadar yabancı geliyor ki. Orda bir yerlerde duruyor, geçmişten bana sadece el sallıyor. Yaşadıklarımı yazsam roman olur derler ya aslında benimki o hesap ama yazmasam daha iyi.

28 Kasım 2011 Pazartesi

Bir de Benim Arkamdan Ağlasan

O ağlamadı ama ben ağladım. Evet evet oturup ağladım ciddi ciddi. Kim mi? Kızım tabi ki.
Damarlarımda dolaşan annelik duygusu kıskançlıkla birleşince ne korkunç bir hal alıyormuş meğer. Kıskanırım kızımı, hem de her şeyden ve herkesten. Benden başka kimseye sarılmasa, kimseyi öpmese, kimseye gitmese üzülmem hatta sevinirim. Çok bencilim değil mi? Tamam babasını hariç tutuyorum… Evet yine de bencilce oldu kabul ediyorum.

27 Kasım 2011 Pazar

Tüm Blog Yazarları

Blog yazarlığının önemine inanan ve blog yazarlarının sesini duyurmaya çalışan güzel bir grup kuruldu. Çoğu blog yazarının tanınmasında önemli rol oynayacaklarına inandığım bu grubu bende destekliyorum.
Her şeyden önce göstermiş oldukları çaba bile takdir edilmeye değer. Kendi adıma teşekkür ediyorum ve işe facebook sayfalarını beğenerek başlayabiliriz diyorum.

25 Kasım 2011 Cuma

Annelik Tarzım-1

Her annenin kendine has bir çocuk yetiştirme, eğitme, büyütme tarzı vardır. Genel olarak baktığımızdaysa geleneksel bir annelik yaklaşımı çıkar karşımıza. Daha bebeğimizi kucağımıza aldığımız andan itibaren etrafımızda bulunan yığınla geleneksel annenin kimi doğru, kimi yanlış, kimi çok tuhaf gelen tavsiyeleriyle karşılaşırız.
Günümüzde annelik formatı çok değişti demek isterdim ama benim tanık olduğum kadarıyla çok da değişmemiş. Evet bir grup araştıran, okuyan, doğruyu-yanlışı kendi ölçülerine göre bulmaya çalışan anne var ama toplumda sayı olarak çoğunlukta değiller.

24 Kasım 2011 Perşembe

Kedinin Uzanamadığı Ciğer

Çoğu zaman görmezden geliyorum hatta görmeye bile değmez diyorum ama işte bazen insan konuşmadan edemiyor. Konuşmasa içinde bir sinir bombardımanı sürüp gidecek.
Az değil, öz değil, parmakla saysan bitecek gibi değil ki bu türler. Ne kadar fazlalar, ne kadar çoklar ki ben bunu daha yeni yeni anlıyorum. Hiç sevmem, hiç hazzetmem birilerini iğnelemekten ya da çaktırmadan laf söylemekten o yüzden gayet açık söylüyorum işte; kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş.

23 Kasım 2011 Çarşamba

14.Hafta: Geçmeyen Yorgunluk

Bu haftaki doktor ziyaretimde ilk şikayetim bir türlü geçmek bilmeyen yorgun, halsiz, uykulu ve bitkin halimdi. Doktorumun ilk doğru tespiti, ilk hamileliğinde kızın yoktu ve istediğin kadar yatıp kalkıyordun şimdi ise sürekli peşinde olduğun bir ufaklık var oldu.
Evet bu konuda haklıydı ama ben kimi zaman 10 saate yakın uyuma fırsatı bulsam da yataktan kalkmak istemiyorum. Hafta sonu eşim varken, yata kalka geçiriyorum günümü ama kendimi hiç dinlenmiş hissetmiyorum.İkinci tespit ise, kan sayım sonuçlarında çıkan yüksek demir eksikliğimdi. Ne yazık ki, kan değerlerim yerlerde sürünüyormuş. 

22 Kasım 2011 Salı

Doğum Bilinci

Bu sıralar hamilelikle beraber yeniden gündemime girdi doğum konusu. Doğum, her kadının yaşamayı hak edeceği kadar mucizevi bir olay. İlk doğumumun ardından sadece bu mucizeyi tekrar yaşayabilmek için yeniden hamile kalabilmeyi dilemiştim. Doğumumda ki o duygular öyle bir yer etmişti ki belleğimde, hatırladıkça yüzüme tatlı bir gülümseyiş yayılıyordu. Hatta şimdi, kendime itiraf ediyorum ki ikinci bir bebek konusunda bu kadar aceleci oluşumun altında hafiften bu sebep de yatıyor.
Peki nedir aslında çok da kolay olmayan bu doğum olayını yeniden yaşamaya beni böylesi heveslendiren? Bende her kadın gibi doğum denen olayın zor yanını yaşadım elbette ama sanırım işin sırrı doğumumu beklerken her şeye hazırlıklı ve bilinçli oluşumda saklı.

21 Kasım 2011 Pazartesi

Keşke Hiç Gelmese

Korktuğum bir şeyden bahsedeyim mi size…
Gelecek olan Ay’dan korkuyorum…
Bahsettiğim Aralık ayı ve ben sırf bu yüzden takvimi zorunlu olmadıkça takip etmekten kaçınıyorum. Aralık Ayı’nı hiç sevmiyorum ve içinde bulunmak istemiyorum. Şimdi aylardan Aralık’ı çıkarsalar ve 11 ay olsa bir yıl hiç ses etmem hatta sevinirim içten içe.
Aralık… Ömrümün en karanlık ayı.
Aralık… Hiç bilmediğim bir acıyı, hiç yaşamadığım kadar büyük bir acıyı yaşatan ay bana. Benden annemi alan ay!

Blog Ödülleri

Turkcell Blog Ödülleri’ne aile kategorisinde adayım.
Son derece alçakgönüllü olmakla beraber böyle bir yarışmada aday olabilmenin bile önemli olduğunu düşünüyorum.
Oy kullanmak için sağdaki hareketli logoya tıklamak yeterli oluyor ancak şu adresten de oy kullanabilirsiniz: https://www.blogodulleri.com/Kategoriler/Aile-Blogları/1

18 Kasım 2011 Cuma

Bir Evlat Bir Kadının En Uç Noktasıdır

Anne dediğinin mükemmeli olur mu? Bence olmaz. Hatta iyi ve kötü anne diye bir ayrım yapmanın bile gereği yoktur. Bir insan ya annedir ya değildir. Anne kelimesinin içindeki merhamet, hoşgörü ve fedakarlığa dair bütün anlamları bilen ve onu dolduran her kadın annedir aslında. Kötü anne diye nitelendirilen kişilerse aslında hiç anne olamamış sadece üzerine etiketini yapıştırmış insanlardır.

15 Kasım 2011 Salı

13. Hafta: Durum: 2-2

Sanki alakasızmış gibi bir başlık oldu ama alakalı hem de pek alakalı. Şimdi ben 13. Haftayı tamamlamış olarak değil 14. Haftadan da bir gün çalmış olarak yazıyorum bu postu.
Yazmazsam olmaz çünkü bekleyemem bu haberi vermeden. Okuyanlar bilir olan haberi vermezsem içim içime sığmaz, patlarım. Bugün doktor kontrolümüz vardı aynı zamanda ikili test için de kan verdim. Demir ve vitaminlerimde eklendi reçeteme ama tabi ki konunun aslı bunlar değil.
Konu: Cinsiyet

14 Kasım 2011 Pazartesi

Yazmak...

Yazı yazmanın, bir şeyleri yazıya dökmenin önemiyle ilgili anlamlı atasözlerimiz var. O atasözlerinin anlatmaya çalıştıklarının çok daha ötesinde bir şeyler olduğunu yazmaya başladıktan sonra anladım.
Ciddi anlamda bir şeyler yazmaya başlamam aslında blogumla beraber oldu ve ben sanki blog yazmaya başladığımdan beri aslında geçmiş hiç de geçmemiş gibi bir hisse kapılıyorum. Bunun benim için nasıl bir keyif olduğunu, yazarken kendimi ne kadar huzurlu hissettiğimi kelimelerle anlatmam mümkün değil. Bu yazma işi bambaşka bir şey ama çok başka.

10 Kasım 2011 Perşembe

12.Hafta: Çift Porsiyon

Bu haftanın en iyi gelişmelerinden biri mide bulantılarımdaki azalmalardı. Aslında zaman zaman kendini gösterse de ki ben bunun neye bağlı olarak ortaya çıktığını tam olarak çözemedim ama her zamankine oranla çok daha iyi durumdayım.
Bu arada, içimde gizli bir obur yatıyormuş da haberim yokmuş. Ciddi manada tek porsiyonla doymuyorum. Her yediğimde eskiye oranla iki kat yiyorum. Bir de yemek yemek öyle zevkli geliyor ki hele ki tadını aldığım bir şeyse yedikçe doymanın aksine acıkıyorum sanki. Kilo durumu da böylesi yiyen birinin hak edeceği şekilde ilerliyor elbette.
Bu yemek mevzusu öyle bir durum ki kendime hakim olayım, biraz daha az yiyeyim, kendimi tutayım gibi şeyler söz konusu bile değil. Eğer ki böyle bir tutum sergilesem aç kalırım çünkü bunu da denedim. Üzerime daha bir halsizlik ve baygınlık hissi geliyor.

5 Kasım 2011 Cumartesi

O'nsuz Bir Bayram Daha

Tüm sevdiklerimin, sevenlerimin ve şu kız da kendi kendine bir şeyler yazıyor bende zahmet edip okuyorum bir de okumak hoşuma gidiyor diyenlerin ve blogcu dostlarımın Kurban Bayramını en samimi dileklerimle kutluyorum ve hayat sizlere hep sağlık, huzur ve sevgi getirsin diyorum.
Bana gelecek olursak… Aslında bana gelmek şimdi yine hüzünlendirici olacak ama bu bayram benim için çok hüzünlü, içimi acıtan bir bayram.

2 Kasım 2011 Çarşamba

Yok Benim Babam Evlenmiyor

Toplumumuzun bu fazla meraklı ve fazla genel-geçer kuralları olan hali bazen insanı rahatsız eder boyuta geliyor. Hele ki bazı davranışlar cehalet sınırında da kalmıyor eğitimli insanlar tarafından sergilenince daha bir eğreti duruyor.
Annemi kaybedeli neredeyse 1 yıl olacak ve annemi kaybettikten kısa bir süre sonra babamın evlenmesinin doğal olduğu yolunda söylemler, alıştırma çalışmaları yakın çevrem tarafından başlamıştı bile. Eminim hiç kimse babasını annesi dışında bir başka kadınla hayal etmez, edemez.

1 Kasım 2011 Salı

11. Hafta: Biz İyiyiz

11 haftayı tamamlamanın sevinciyle yazıyorum çünkü yaşadıklarımı yazsam roman olur haftası tam olarak bu haftaydı.
Küçük bir korku atlattık bu hafta ama çok şükür ki atlattık ve şuan her şey yolunda. Bu bahaneyle geçtiğim doktor kontrolünde miniğimin minyatür insan modeline gelmiş halini gördüm. Öyle tatlı ki, kocaman gözleriyle yan yatmış şekilde ultrasona poz verdi ve ben o an artık onu da evladım olarak tamamen benimsediğimi hissettim. O artık varlığıyla tamamen hayatımda.