31 Aralık 2010 Cuma

Ben 2010'da Tutuklu Kaldım

2010 seni hayatım boyunca unutmayacağım.! Ben hayatımın en büyük MUTLULUĞUNU ve en büyük ACISINI yaşadım sende.!

Yeni Bir Annenin Hayali

Şimdi bana en büyük hayalimi sorsalar hiç ama hiç düşünmeden vereceğim bir cevabım var. Aslında bir o kadar komik ama bir o kadar da hüzünlü bir istek benim için. UYUMAK.. evet evet tam da bu uyumak ama nasıl, yatağıma yatmak ve ta ki kendim uyanana kadar uykumu tamamen alıncaya kadar uyumak. Bana o kadar zor, o kadar ütopik geliyor ki artık bu istek çünkü biliyorum çok uzun bir süre benim için sadece bir hayal bu. Bebeğim için her gece o uyansa da uyanmasa da programlanmış saat gibi defalarca uyanmak var benim uykumda, gece o uyumazsa veya hastaysa veya dertliyse veya belki de sebepsiz keyfinden uyumuyordur.. işte her neyse o uyuyana kadar uyumaya hakkım yok benim, o her uyandığında gece de belki bir defa belki beş defa kalkıp onu sakinleştirmek doyurmak var benim uykumda, hele öğlenlere kadar uyumak nerde artık sabahın en erken saatinde onunla beraber kalkmak var ve güne uykusuzluktan ölen gözlerle başlamak ve o uyur uyumaz tekrar bende uyuyacağım demek ama gün içerisinde bir daha hiç uyuyamamak. Çünkü onun o gülüşüyle inanılmaz bir enerjiyle yüklenip bütün günü bu enerjiyle idare etmek ve akşam olunca yine aynı hayalin peşinden koşmak varJ
Bence pek çok anne böyledir en azından çocuğuna tek başına bakanlar ama benim yanımda birileri dahi olsa ben yine onun beslenme, temizlik vs. ihtiyaçlarını hep kendim karşılamak isteğindeyim neden bilmiyorum ama içimde bebeğime bunu ben yapmak zorundayım gibi bir içgüdü var yani ne yardan geçerim ne serden bebeğime her koşulda kendim bakmaya kararlıyım bu uğurda pek çok şeyi de gözden çıkarmaya razıyım.
Hamileyken çocukta yaparım kariyer de ilkesiyle geziyordum ortalarda hatta hadi dedim güzelim genetik lisansımı bir yüksek lisansla taçlandırayım. Ve kariyerin uçsuz bucaksız denizine yelken açtım, okulda herkes beni takdir ve tebrik ediyordu karnım burnumda girdiğim sınavlarda herkes bir umut hadi Sevde şurda bir sancın tutsun da biz de sayene yırtalım bu sınavdan diye espiriler yapan yapanaydı. Bense kendimden emin çocukta doğunca atarım kayınvalideme devam ederim kariyerime diye atıp tutuyordum ta ki o muhteşem varlığı kucağımda bulana kadar. Ne yalan söyleyim deneyimli anneler hadi Sevde hadi çocuk doğunca da böyle konuşacak mısın bakalım derlerdi bana ki çok haklılarmış meğer. Şimdi bebeğimden başka bir şey yok gözümde. Ben kariyerimi bu sevimli yaratığın üzerinde yapmaya karar verdim bile. Gerçi hala etrafımda özellikle erkek cinsleri bu konuda bana tam gaz karşı hepsi bir olmuş zorla yaptıracaklar o yüksek lisansı bana sürekli didikliyorlar beynimi bu dönem başla başla diye. Ama ben de kararlıyım, bebeğimi bırakamayacığımı biliyorum en azından. Of bakın şimdi bu yazının sonunda yine karıştı kafam, neyse bebeğim uyandı gidip onun yüzüne bakıp tekrar kurtulayım bu kafa karışıklığındanJ

27 Aralık 2010 Pazartesi

İlk Hastaneye Yatışımız

Kızımı annemin vefatı nedeniyle 3 gün bırakmak zorunda kaldım ama geldiğimde çok huysuzdu önce dişe yordum ama sabah bir baktım ki ateşi 38.5 olmuş hemen doktora gittik. Fitile rağmen ateşi düşmeyince doktor hastaneye yatırılması gerektiğini söyledi. Ben ufak bir şok yaşadım çünkü en büyük acıyı zaten yeni yaşamıştım. Allah'ım beni bugünlerde ne çok sınav ediyorsun ama beni unutmadığın için sana hamdolsun dedim herşeye rağmen.  Belki normal zamanda olsa çok üzülüp kahrolurdum ama o acının içinde kızımın hasta olması beni o kadar da üzmedi buna kolay sabrettim. Kızım pnömoni olmuş hastanede 2 gece kaldık serum taktılar ilaçlar vs. Ama o küçücük ele o serum iğnesi hiç ama hiç yakışmıyordu her bakışımda içim sızlıyordu neyse ki 2 gün sonunda ateş problemimiz çözüldü ve taburcu olduk. Şuan hala antibiyotiğe devam ediyoruz nefes almakta problem yok, öksürükte geçti çok şükür.  Bundan sonra daha dikkatli olmalıyım çünkü bu hastalık kronik bir hal alabiliyormuş öğrendiğime göre yani artık herşeyi iki kere düşünmek zorundayım.

Annemi / Anneanneni Gayb/ettik Kızım

Tarih: 17 Aralık 2010 Saat: 19:27
Uzun zamandır kanser hastalığıyla mücadele eden annem dünya hayatında artık yok...
Son dönemde çektiği acılara Onu o halde görmeye yüreğim asla dayanmıyordu, O'nun hastalığıyla hayatımın ikinci devresi başlamıştı zaten; bu devre Annesizlik. O'nsuz eksik, yarım bir hayat var önümde, hep duyacağım bir yalnızlık var içimde, sol yanımda bir boşluk bir acı bir ağırlık sızım sızım sızlıyor. Hep eksik olacağım biliyorum asla tamamlanmayacak O'nsuzluk içimde sadece kızım olacak umudum, kızıma sarıldıkça serinleyecek içim ama dedim ya hiç tamamlanmayacak ve hayat yolunda kimi zaman karşıma çıkıp yüzüme bir tokat gibi çarpacak Annesizlik..
Mekanın cennet olsun AnneMMM.
İnşallah sen genç yaşta Annesiz kalmazsın KızıMMM.
Ve seninle kesin emin olduğum bir ortak noktam var artık Sevgili PeygamberiM (s.a.v.). İçimi serinleten en değerli şey de bu....

17 Aralık 2010 Cuma

Gülüşün..

5 ay geçti hem dolu dolu yorgun, mutlu, sevgi dolu hem de çok hızlı geriye bakınca herşey ne kadar da çabuk geçti diyorum. Kelebeğimin doğum anı geliyor aklıma doğar doğmaz kucağıma geldiğinde o kadar çirkin şeyin;) bana dünyanın en güzel bebeği gibi gelmesi geliyor hatta o anda etrafımda ebe, hemşire, doktor, görevli kim varsa gösterip delirmiş gibi bakın bakın benim kızım ne kadar güzel dimi deyişim geliyor.. gülümsüyorum.. her halin an be an geliyor aklıma o minicik halinle kollarımın arasında kayboluşun, nereme koysam orda tık diye uyuyuşun, bana gülmen bana bakman beni görmen için çırpınışım ve daha bir sürü şey. Sen şimdi hala benim küçücük bebeğimsin ama o günlerden bugünlere de ne çok değişmissin diyorum. Artık beni gördüğünde ağzını kocaman açarak gülüşün var, seni kucağıma almak için yeltendiğimde gösterdiğin mutluluk, her sabah erkenden uyandığında ben o uykusuz halimle başına geldiğimde o muhteşem gülüşünle bana bütün uykusuzluğumu bir çırpıda unutturuşun hatta o kadar uykum olmasına rağmen bi daha hiç uyumaya gerek duymayacak kadar enerjik oluşum...
Peki şimdilerde neler mi yapıyorsun? Emekleme çalışmalarına tam gaz devam ediyorsun ah bir emeklesen başıma ne işler açacaksın kim bilir:) daha emeklemeden yuvarlana yuvarlana seni ayağımın dibinde olmadık yerde kaç kere buldum bir de emeklesen bakalım neler olacak, yerde yatmayı oyalanmayı seversin oyun halın tabi ki en favori mekanın:) ama yanında ben olunca tabi ki ah gözünün önünden 10 dk. ayrılmaya göreyim çığlık kıyamet kopar aman diye koşarak gelirim odaya bir de ne göreyim o çığlık atan bebeğin ağzında gözleri gülen kocaman bi gülümseme, ölürüm ben sana ya seni nasıl seveceğimi bilemiyorum çünkü severken bile kıyamıyorum yavrum benim.

16 Aralık 2010 Perşembe

UyKu MaCeRaSI

Her annenin en temel problemidir uyku, hele ki daha yeni anne olmuş olanların. Benim bile hala kimi zaman sorguladığım bir mesele aslında. Herkesin kendine özgü uyutma yöntemi vardır mutlaka, kimileri Ferber, Traccy Hogg yöntemlerinin peşinden gider uygulamak için çırpınır durur, kimileri ayakta sallar kimileri bir batteniyenin içinde, bazısı ana kucağında uyutur bazısı mama sandalyesinde vb. işte bu liste uzar gider ama bebek uyutmak göreceli bir kavram ben buna inanıyorum tek bir doğrunun olmadığı gibi çok bir yanlış da yoktur aslında. Her uyutma şekli o annenin meselesidir nasıl alıştırdıysa öyle gidecektir ve kolay ya da zor sonuçta bir tek kendi çekecektir.
Nurefşan'ı doğduğundan beri hiç sallamadım ben hatta nedense beşiğini sallanabilen bir beşik aldığım halde hiç denemedim çünkü baştan kafaya koymuştum sallamayacağım diye ama şu da var ki gerçekten insan mecbur kalınca yapmaz mı denemez mi bence dener çünkü benim bile aklımdan geçmedi değil en huysuz olduğu zamanda ama kızım beni mecbur edecek kadar da zorlamadı bugüne kadar. Ben şanslıyım galiba ama tabi biraz da emeğim var bu işte. Baştan sallamadım dedim ya zaten bebekler yeni doğduğunda uyur sürekli sadece ilk doğduğu zamanlarda bi iki gece bizi ayağa dikmişti ağlaya ağlaya o zamanda kucakta evi turlamıştık defalarca. Ben hep gece ve gündüz kavramını yerleştirmeyi hedefledim en başından beri. Gündüz yanımda salonda uyudu hep ev de her türlü gürültüyü yaptım, tv açtım, ev süpürdüm o uyurken, geceyse sessizce yatak odasının ışığını loş hale getirip yatağına yatırdım ve yanında hiç konuşmadım ilk zamanlar hep emerken uyurdu zaten ama ben en başından beri gece ve gündüzden taviz vermedim.
Nurefşan annesini sadece 1 ay emebildiği için emzikli ama sadece uyurken gündüz almadı nedense uyanıkken ihtiyaç duymadı tabi almaması da daha iyi aslında ama benim uyutma rutinim yatağına yatırıp emziğini vermek ve bir de müzikli dönencesini açmak. Sanırım en başından beri sallamadığım için sallanmayı da hiç sevmez küçük hanım:) Uyumakta zorlandığı zaman kucağıma alıp pışpışlarım biraz uyur tabi ki uykusu varsa ama emziksiz müziksiz tamamen kendi kendine uyusun diye Ferber yöntemine de başvurmadım değil ne yazık ki denediğime de deneyeceğime de bin pişman oldum:( kızım o kadar çok ağladı ki onu  o kadar ağlattığım için hala kendimi affetmiyorum ve bu yöntemin benim kızımda işe yaramadığını iki denemeyle tescilledim sonra da tövbe dedim zaten bi daha mı asla hatta Ferber'e de çok ah etmiştim o sıra:)  Şimdi kızımın saatleri de oturdu gündüz uyku saatleri belli akşam da 8 bucuğa doğru uyuyor. Gündüz hemen yatar yatmaz kendi kendine uyuyorda akşam biraz mızmızlanıyo bazen sanırım bizden kolay kolay ayrılmak istemiyor.  Bu aralar diş çıkardığımız için daha da bi mızmızız ama bunlar da normal tabi. Şimdilik 5 aylık düzenimiz yerinde yarın ne olur değişir mi bilmem ama bu düzeni korumak için her anne gibi elimden geleni yapacağım;) Daha çoook değişir hiç heveslenme diyen de var, nasıl alıştırdıysan öyle gider diyen de bakalım zaman ne gösterecek...

Bir kız annesini kaybederken; bir kız annesini buldu

Kızım öyle bir girdin ki hayatıma hem de hiç çıkmamacasına. Bu büyük maceranın ilk adımını 30 Ekim 2009 günü heyecanlı bir bekleyişin sonunda gördüğüm çift çizgiyle attım ben. Sen karnımdayken ne güzeldi ama sen yanımdayken daha da güzel. 9 ay bekledim seni heyecanla, sabırla, sevgiyle... Ama sen yerini çok sevdin galiba 3 gün fazla beklettin bizi küçük hanım, ben gözüm yollarda 1 ay önceden başlamıştım ha geldi ha gelecek diye ama senin hiç acelen yoktu anlaşılan annene kavuşmayaJ Ama geldin hem de bana mükemmel bir doğum hikayesi yaşatarak geldin 9 Temmuz 2010 günü. Hikayemi anlatmaya kıyamam ben o ikimizin arasında sır dimi meleğim;) 9 Temmuz gülüşüm oldu, kırılan umutlarımı onarışım, acının tam ortasındayken mutluluğum oldu. Seninle her şey yeniden anlam buldu her şey seninle en baştan başladı sanki, sen benim en umutsuz anımda geldin yanıma, sen beni içimin en acıdığı zamanda buldun ve hiçbir şey avutamazken senin sevgin avuttu beni. Bir kız annesini kaybederken; bir kız annesini buldu. İşte bizim hikayemiz bu..
Bu hikaye daha yeni başladı..
İnşallah çok çok çok uzun bir hikaye olur bizimki kaybeden o kız kadar kısa değil...

Bir Bebeğe Merhaba Demek..

Bir bebek hayata girdiği anda o kadar çok şey değişirki o hayatta bence bunu yaşamadan anlamak mümkün değil. Size tamamen muhtaç bir varlık geliyor ve onun herşeyi sizsiniz sadece siz. Bu duygu bana bazen öylesine tuhaf geliyor ki ama bi o kadar da hiçbi şeyde bulunamayacak kadar özel.. Hayatınıza ilk girdiğinde şöyle bir afallıyorsunuz ki ben öyle oldum hani o heyecanla beklenen geri sayılan günler geçti ve o kucağınızda ama bir anda aman Allah'ım diyor insan bu nasıl bir mucize, gerçekten bunu yaşamayan hiçkimse anlayamaz ve tarif edilmesi imkansız. Önceleri hafif bi bunalıma giriyor insan çünkü hayatının bundan sonrası hep onunla olacak (ki Allah kimseyi evladından ayırmasın!) ve atsa atamaz satsa satamaz:) küçük bir insan, tabi kimse atmak ya da satmak istemez o işin esprisi ama işte bu karmaşa bu mecburiyet bu geri dönüşü olmayan yol ve arkada kalan O'nsuz hayata kapanan kapılar bir anda insanın dengesini bozabiliyor. Ta ki o sevgiyi iyice sindirip onu kokladıkça aslında hayatınızın geri kalanında sadece onunla olmak istediğinizi o kapıları açsalarda karşılığında dünyaları verselerde asla dönmeyeceğinizi anlayana dek... Kızımı çok seviyorum her anne gibi ama benim sevgim kızıma özel tarifi yok benzeri yok ve sadece benim anneliğim bu aynısı yok tıpkı diğer annelerin de kendi evlatlarına özel olduğu gibi:) Annelik çok özel bi duygu inşallah her kadına bu duyguyu yaşamak nasip olur.

15 Aralık 2010 Çarşamba

KıZıM 5 AYLıK

Kızım tam da 5 aylık olmuşken ben de artık onunla olan maceralarımı hem deneyimlerimi hem öğrendiklerimi paylaşmak için bir blog açmaya karar verdim. Onu anlatacağım onunla yaşadıklarımı.. Birilerine yarar sağlayacak bilgileri paylaşmayı umuyorum aslında bunu tamamen kızım için yapıyorum. Tüm bebekli annelere sevgiler.. Biz anneyiz ve konuşacaklarımız hiç bitmez çünkü her gün onlarla yeniden başlıyor hayat:))